Âdemoğlunun en çok muhtaç olduğu bir duygu; kanaat.
Ve insanoğlunun bir çok meziyetlerini yok eden bir duygu; kanaatsizlik, açgözlülük ve doyumsuzluk duygusuBu duyguyu en güzel şekilde Resulüllah (sas) anlatıyor. Ve buyuruyorlar ki: "İnsanoğlu ne kadar yaşlansa da ondaki iki arzu genç kalır: Yaşamak arzusu ve maddi arzu." Diğer bir mübarek sözlerinde de : "İnsana iki vadi dolusu altın verilse bir üçüncüyü ister, onun iç boşluğunu ancak toprak doyurur " (Had. Ans.
Kütüb-i Sitte; 13/269) buyuruyor.
Aslında kanaat, gerçek bir zenginliktir. Fakat bu da kalpte sağlanır. Resul-i Ekrem (sas) buyuruyorlar ki: "Asıl zenginlik malın çokluğu değil, kalp zenginliğidir." (Riyazüssalihin ; 1/554) Kanaat, bir malı veya nimeti harcarken aranan bir vasıf olduğu gibi, bir mal veya nimeti kazanırken de aranılan bir vasıftır.
Kazanırken kanaat, o nimeti elde ederken gayr-i meşru yollara sapmamaktır.
Helal yoldan, meşru yollardan kazanmaktır. Başkalarının hakkını gasp etmemek, yalansız, hilesiz, hurdasız, kazancını; elinin emeği ve alın teriyle elde etmektir.
Harcarken kanaat ise; kendisine verilen her nimeti, Allah'ın imtihan için verdiğini bilip, bir emanetçi edasıyla sarf etmektir. Eldeki nimet mevki ise, görevini layıkıyla yerine getirmektir.
Mal, mülk ise, fakir ve muhtacın da onun içinde hakkı olduğunu bilip, Allah rızası için sarf etmesini bilmektir.
Fakat kanaat; asla miskinlik, tembellik, çalışmayarak fakirliğe razı olmak değildirTembellik gösterip çalışmamak, imkânı olduğu halde gayret göstermeyip fakirliğe razı olmak haramdır, mesuliyeti gerektirir.
Çalışıp gayret göstererek bütün sebeplere başvurduktan sonra Allah'ın taksimatına rıza göstermek ayrı şey, başkalarının artığı ile geçinmek üzere tembel hayatı tercih etmek ayrı şeydir ki bu kelimenin tam anlamıyla bir zulümdür.
O halde, gerçek anlamda kanaat; kazanırken, harcarken gayr-i meşruluğa ve nankörlüğe sapmadan Allah'ın verdiği gücü yerinde kullanıp sonucunda da Allah'ın taksimatına rıza göstermektir.
Sözlerime değeri biçilmez nasihatlerle dolu olan şu hadis-i şerifle son veriyorum: Ebu Hüreyre (ra)'den: Resul-i Ekrem (sas) şöyle buyurmuştur: " Şu kelimeleri, onlar ile amel etmek veya onlar ile amel edecek olana öğretmek için benden kim almak (öğrenmek) ister? Bunun üzerine , "Ben, ya Resulullah ! " dedim. Resul-i Ekrem elimden tutarak beş şeyi saydı ve buyurdu ki: * Haramdan sakın, insanların en çok ibadet edeni olursun.
* Allah-u Teâlâ'nın sana ayırdığına razı ol, insanların en zengini olursun.
* Komşuna iyilik et, (gerçek) mümin olursun.
* Kendin için sevdiğini, insanlar için de sev, (hakiki) Müslüman olursun.
* Çok gülme, çünkü fazla gülmek kalbi öldürür. ( Riyazüssalihin ; 1/120) Kanaat tükenmez bir hazinedir. O hazineye sahip olmak da dünyaya geliş gayesini bilen mümin için hiç de zor değildir.
* * *
Mü'minlerin bayramıdır geldi yine şehr-i sıyâm
Belki Hüdâ'nın nâmıdır geldi yine şehr-i sıyâm
Bu ümmette lutf u atâ afv olunur her bir hata
Hakkın bize in'âmıdır geldi yine şehr-i sıyâm
Rahmetle gufrân ondadır her türlü ihsân ondadır
E's-savmu li encâmıdır geldi yine şehr-i sıyâm
Bu aydadır ey müminin tenzKur'an-ı Müb
Dcelahkâmıdır geldi yine şehr-i sıyâm
Kadrin bilen buldu şeref bu fırsatı etme telef
Savm u salat eyyâmıdır geldi yine şehr-i sıyâm
Kur'an oku eyle salt ifâ edilsin hem zekât
Hayr etmenin hengâmıdır geldi yine şehr-i sıyâm
Remzhaksâ'im ol ağyârı terk et yâri bul
Bayrâmların bayramıdır geldi yine şehr-i sıyâm
Ahmed Remzi AKYÜREK