'Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz'
" İki günü birbirine eşit olan Müslüman zarardadır. " "Üç şey insanı felakete götürür; çok yemek, çok uyumak, çok konuşmak." "Ölüm gelmeden hayatının, meşguliyet gelmeden boş vaktinin, ihtiyarlık gelmeden gençliğinin, fakirlik gelmeden zenginliğin, hastalık gelmeden sağlığının kıymetini bil, ganimet olarak değerlendir." "Söz gümüş ise sükût altındır." "Zamanın sarfı ile bol paralar kazanılabilinir ama ne kadar para harcanırsa harcansın giden zaman bir daha ele geçirilemez." Bütün bu mübarek ve kıymetli sözlerin bizlere işaret ettiği esas tema; İsraf'tır . İsraf, akla gelen her şeyde zamansız, yersiz ve plansız yapılan harcamadır. Yiyecekte, içecekte, giyimde-kuşamda, çalışmada-konuşmada (vb.) her şeyde yersiz ve lüzumsuz sarfiyattırFert, aile ve toplum hayatında zaman zaman görülen huzursuzlukların hemen hepsinin temelinde yatan en önemli sebep israftır. Kimileri bunun farkında değildir. Sıkıntının sebebini başka yerlerde ararHâlbuki biraz yakınına bakıp, objektif düşünebilse, o anki sıkıntısına yol açan şeyin; ya lüzumsuz sarfedilmiş bir söz, ya plansız yapılmış bir iş, ya da zamansız başlanmış bir teşebbüs olduğunun farkına varacaktırEkonomiyi iyi planlamayan ekonomist, endüstriyi iyi planlayamayan bürokrat, üretim ve tüketimi iyi dengeleyemeyen yönetici, çocuklarının yaş dönemlerini iyi değerlendiremeyen aile reisi, kıymetini takdir edemeyerek gençliğini acımasızca, boş yere harcayan delikanlı, hanım kız, ders saatlerine hazırlıksız giren öğretmen, derslerinde öğretmenini iyi dinlemeyen öğrenci, kürsü, mihrap ve minberi planlı bir şekilde değerlendiremeyen din görevlisi ve daha niceleri israfın kahredici kolları arasında, farkında olmadan huzursuzluğu damla damla tadarlar. Asrımızın ve asırların en büyük problemidir israf. Bu itibarla,israfı en alt düzeye indiren ülkeler, israfı azaltmadaki başarılarıyla kalkınmalarını hızlandırmışlardır. Özellikle zamanı değerlendirebilme israfa vurulan en güçlü settir. Bunun için, iş yerinde, dairede, eğitimde, evde, sokakta ve her düşüncede yapılması gereken çok önemli tedbir israfın önüne geçebilmektir. Planlı hayatın ve bütün planlamanın amacı budurDünya ve ahiret hayatını etkileyen israf felaketinden müminlerin uzak olması için Cenab-ı Hakk kesin lisanla israfı yasaklamıştır. Ve Kur'an'da, "Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Allah israf edenleri sevmez" (Araf; 31) ifadesiyle kendisinin de israf edenleri sevmediğini bildirmiştir. İsraf sebebiyle Allah'ın sevgisinden mahrum kalmak, bir Müslüman için ne büyük bir şansızlıktır. İnancında şuurlu olan müminler kazancını da, sarfını da isabetle planlar ve Allah'ın sevgisinden mahrum olmamak için israf felaketinden ısrarla kaçınırlar. İsrafın ölçüsü, lüzumundan fazla harcamaktır. Burada harcamanın kaynağının çokluğu önemli değil, harcamanın lüzumsuz oluşu önemlidir. Dolayısıyla, özellikle bazı düğün merasimlerinde gördüğümüz "Var da harcıyor "gerekçesiyle yapılan israf noktasında harcamalar haramdır. Zira Resulüllah (sas) " Irmakta akan sudan da abdest alınsa lüzumundan fazla harcamanın israf olduğunu" bildiriyor. Bu tür israf noktasındaki harcamalarda kibirlenme kokusu her zaman hissedilir Bu da İslam'ın yasakladığı bir davranıştır. Bunun için Sevgili Peygamberimiz (sas), "Yiyiniz, tasadduk ediniz, giyiniz. Fakat bunları yaparken israf ve tekebbüre kaçmayınız" buyuruyor. (Had. Ans. Kütüb- i Sitte; 16/321) Gösterişe dayanan lüks ve israf dinimizce haramdır. Bu emr-i ilahiye aldırmadan israf içine girenlerin şeytanla kardeş olduğunu bildiriyor Yüce Rabbimiz. İsra Suresi'nin 27. Ayetinde şöyle buyuruyor: "Saçıp savuranlar şüphesiz şeytanla kardeş olmuşlardır." Şeytanla kardeş olmak, bütün kötülüklere kapı açmak demektir. Bu itibarla müminler, Allah'ın ve Resulü'nün verdiği ölçüler içerisinde hareket edip her türlü amelinde, ferdi ve toplumsal birçok dertlerin sebebi olan israftan şiddetle kaçınmak zorundadırlar.
|