İslam, tevhid dinidir. Vacib'ül vücud olan Allah-u Teâlâ'dan başka yaratıcı bir güç kabul etmez. Allah'a ibadet etmeyi, ancak O'ndan yardım dilemeyi, emreder. İhlâs Suresi'nde İslam'ın tevhid inancı şöyle ifade edilir: "O Allah birdir. Allah, sameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. O'nun hiçbir dengi yoktur. " Bu şekilde kesin hatlarla tevhid inancını ortaya koyan bir dinde hurafe ve şirk olamaz. Vehm içinde olmak, olayları anlamlandırarak korkulara kapılmak batıldır. Baykuşun ötüşünden, köpeğin ulumasından, kara kedinin iki kişinin arasından geçmesinden, merdiven altında durmaktan, onüç rakamından kötülük geleceğini, salı günü işe başlamanın, cuma günü temizlik yapmanın uğursuzluk getireceğine inanmak ve benzeri davranışları İslam'ın kabul etmesi mümkün değildir. Ama maalesef İslam'ın kesinlikle kabul etmediği bu batılları Müslümanlar kabul etmekte ve devamlı sıkıntısını yaşamaktadır. Bunun gibi günümüzde duygularının etkisiyle inancını ve aklını bir tarafa bırakıp ağaçlara çaput bağlamak da, yatırlara mum yakmak da İslam öncesi batıl inancın artıklarından başka bir şey değildirGizli ve aşikâr her türlü şirkten, hurafeden uzak olarak Allah'ı birleyelim. Bize gerçekleri öğreten Resulüllah' ın açıklamalarına kulak verelim. Bu gerçeklerle sıratı müstakimde olunur ancakAllah'ın veli kulları vardır. Bu, Kur'an'da bildirilen bir gerçektir. Ancak onlar, bir şey yaratamazlar, onlar bir şey veremezler.. Onun için bir yatıra varıp da ondan yardım talep etmek, haramdır, şirktir, Allah'a ortak koşmaktır. Bir yatırın huzurunda ancak ona fatiha okunur, onun için dua edilir. Şayet bir istek varsa, ondan değil, Allah'tan istenir. Cenab-ı Hakk Fatiha suresinde şöyle buyuruyor: " Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. O, esirgeyen, bağışlayandır. Din gününün sahibidir. Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım dileriz. Bize doğru yolu göster. Nimet verdiklerinin yolunu; gazaba uğramışların ve sapıkların yolunu değil. "