Takvim, Milli Takımı Belçika maçı sonrası Kaptan Köşkü'nde masaya yatırdı. Yazarlarımız Cüneyt Tanman, Mehmet Özdilek ve Selçuk Yula, Terim'in takımını değerlendirdi...


Hata yapıyoruz ders almıyoruz

Cüneyt Tanman: Büyüğüm diyorsan tahrik olmayacaksın, işini iyi yapacaksın
Selçuk Yula: Geçen yılki Moldova ve Malta maçlarını ne çabuk unutmuşuz!
Mehmet Özdilek: Terim'in rakip takım kulübesine gitmesi Fair Play'e aykırı

-Milli Takım'ın Belçika beraberliği sonrasında, oynanan futboldan çok Fatih Terim'in rakip teknik direktörle yaşadığı polemikler konuşuluyor. İsviçre maçında da benzer tavırlar sergileyen Terim'in bu agresifliğini doğru buluyor musunuz?
C.T.: Doğru bulmam mümkün değil. Milli Takım teknik direktörlüğü ülkemizde gerçekten çok zor. Üzerinde büyük baskılar var. Ancak bu göreve gelenlerin bunlara dirençli olmaları gerekiyor. Belçika gibi zayıf ekiplerin puan almak için bazı provakasyonlar yapmaları doğal. Sen eğer büyüğüm diyorsan tahrik olmayacaksın, işini iyi yapacaksın. Terim kazanırken iyi ama kaybederken agresifleşiyor. Çok çabuk tahrik oluyor. İsviçre maçı halen akıllardayken, bu son olayda da haklı olacakken, haksız duruma düştü.
S.Y.: Bu tür olayları doğru bulmak mümkün değil. Her ne kadar ilk hareket Vandereycken'den de gelmiş olsa, Terim'in sinirlerine hakim olması gerekir. Yine aynı statta yaşadığımız İsviçre olayları unutulmamalıydı. Zaten sabıkalıyız. Bence çok az bir cezayla yırtmıştık. Bir teknik adam, karşı tarafın tahriklerine böyle karşılık veriyorsa, kaleci Volkan'ın Çek maçında Koller'e yaptığı harekete de hiçbir şey deme hakkına sahip değil. Futbolda keskin sirkenin küpüne zarar getirdiğini ilk önce baştaki insanlar bilmeli.
M.Ö.: Her olayı iki pencereden değerlendirmek lazım. İki hoca da stresten istem dışı hareketlerde bulundu. Fatih hoca uzun aradan sonra Saracoğlu'nun heyecanını yaşadı. Beklenmedik puan kaybı ve kötü oyunun getirdiği sıkıntıyla birlikte rakip hocanın Fair Play dışındaki hareketleri Fatih hoca üzerinde olumsuz etki yarattı. Fatih hocanın kendi alanını terketmesi de Fair Play adına hoş karşılanacak bir hareket değildi. Ümit ederim ki FIFA'nın alacağı savunmalar objektif olur. Yeni bir cezayla karşı karşıya kalmayız.

- Terim'in maç öncesinde Emre'yi savunurken söylediği sözlerin milli maçın önüne geçtiği ve futbolcuların konsantrasyon kaybı yaşadığı iddia ediliyor. Sizin bu konuda fikriniz nedir?
S.Y.: Mutlaka en azından Emre'yi etkiledi. Çünkü Emre nereden bakarsan bak en az 5-6 saat maçın havasından uzaklaştı. Aslında olayın içinde (en kutsal varlığımız olan annelerimizdir) anne olmasaydı Emre de böyle söylemlere elbet de kulağını tıkayacaktı. Çünkü bunlar ilk kez yapılan şeyler değil. Ama annenin rahatsızlığı ve hasteneye kaldırıldığı haberleri verildi. Yok ben o anda işimi düşünürüm annemi düşünmem diyen bir babayiğit de varsa çıksın ortaya görelim. Ayrıca Emre bu takımda ilk defa kaptanlık yapmıyor. Neden daha önce gündeme gelmeyen konular, bugünlerde gündeme geliyor. Yurt dışında oynarken defalarca kaptanlık yaparken hiçbir şey denmeyen Emre, yurt içine transfer olduktan sonra mı kötü adam oldu!
M.Ö.: Buna kesinlikle katılmıyorum. Futbolda eleştiri olacaktır. Kişiliklere, ailelere uzanmadığı sürece futbolun içinde bunlar vardır. Milli maçlara bütün oyuncular inanılmaz konsantre olur. Sadece Emre üzerinde olumsuz bir etki yaratmış olabilir. Ama hangi şartta olursa olsun profesyonel futbolcu önce kendi işini yapar.
C.T.: Konsantrasyon kaybı bu nedenle olabilir ama Belçika maçı öncesinde Terim'in Tanjevic gibi ikinci takımı çalıştırma arzusu ve bunu seslendirilmesi neyin nesiydi? Bunun konuşmanın zamanı iki maç arasında mı olmalıydı? Zaten Milli Takım büyük bir yük. Bence bu ikinci takım çalıştırma gündemi Emre olayından çok daha fazla konsantrasyon kaybına yol açmıştır.

-Terim'in Belçika önündeki Çağlar tercihi ve oyuncu değişiklikleri de tartışma konusu. Sizce Terim taktik açıdan başarılı bir 90 dakika geçirdi mi?
C.T.: Çağlar tercihi son derece yanlış. Hem Çağlar hem de Milli Takım'ın oyun düzeni için. Çağlar çok ürkekti. Ayrıca yediğimiz gol öncesi gereksiz faulü de yapan ne yazık ki o. Fatih Terim'in Kazım'ı erken değiştirdiğini düşünüyorum. Çünkü ilk yarının sonlarına doğru sağ kanat işlemeye başlamıştı. Mehmet Topuz bu takımda çok öncelerden forma bulması gereken bir oyuncu. Uzun zamandan beri oynamaya hazırlanmadığı için yeterli katkıyı sağlayamaması doğal. Terim'in son yaptığı değişiklik de doğru. Mevlüt girdikten sonra daha iyi hücum etmeye başladık. Sonuçta Terim'in sonradan müdaheleleri değil baştan yaptığı uygulamalar olumsuz diyebiliriz.
S.Y.: Çağlar tercihi doğru değildi. Çağlar gelecek vadeden iyi futbolcu. Ama bu tür puan maçlarında bir genç futbolcu nasıl oynar diye Milli Takım'ı deneme tahtasına çevirmemek gerekir. Elinde denenmişler varken onu oynatmak zorundasın. Başka akına hiç katılmadı. Arda 4-5 kişi içinde çaresizleri oynarken orta sahayı geçip yanına hiç gitmedi. Böyle kazanmamız gereken maçta bir kanadını feda ederken nasıl kazanabilirsin ki. Uğur Boral, Almanya maçında süper oynamıştı. Hakan yokken Uğur, hem de Kadıköy'de neden düşünülmez? Bunu anlamakta gülük çekiyorum.

-Milli Takım yine 3 günde 2 maç trafiğinde puan kaybı yaşadı. Neden kağıt üzerinde daha zor gözüken maçları kazanıp, kolay maçlarda kayıp veriyoruz?
M.Ö.: Milli Takım'ın Belçika maçında kaybettiği puanın asla mazereti olamaz. Eskiden olsa üç günde bir maç oynayamıyoruz diye düşünebiliriz ama günümüzde böyle ucuz şeylere sığınamayız. Maalesef iyi oynamıyoruz. Ermenistan'da iyi oynamadık ama kazandık; Belçika maçında da iyi oynamadık ve kazanamadık. Zaten son dönemlerde iyi oynayarak kazandığımız maç sayısı bir elin 5 parmağını geçmez. Avrupa 3.'sü apoletini takan Milli Takım'ın artık bu tür zordu-kolaydı düşüncesinden uzak olması lazım. Her maç zordur, her maç kolaydır. Bu, maça bakış açısıyla eşdeğerdir.
C.T.: Çabuk havaya giriyoruz. İşimizi bırakıp, başka işlerle uğraşmaya başlıyoruz, Ermenistan maçı sonrası olduğu gibi... Ayrıca Aurelio'nun Hakan'ın ve özellikle oyun başında çıkan Tuncay'ın yokluğunun puan kaybında önemli faktör olduğunu düşünüyorum. Üç günde iki maç trafikleri ancak eksikliklerin yerine aynı kalitede oyuncuların devreye sokulmasıyla aşılabilir. Ama bu tarz oyuncular Milli Takım için hazırda bulundurulmuyorlar. Örnek olarak Yıldıray. M.Yıldız, Ü.Karan, M.Topuz, F.Tekke, S.Özkan ve Gökdeniz... Çağlar gibi, Mevlüt gibi, Kazım gibi yeni oyuncular kazanılmaya çalışılırken, kendini ispat etmiş bu değerler gözardı ediliyor.
S.Y.: Yüzde yüz kazanırız diye çıktığımız maçlarda once konsanrasyon eksikliği ve rakibi küçük görme saygısızlığı yapıyoruz. Aynı olayı geçen sezon Fenerbahçe de ligde yaşamıştı. Inter, CSKA, PSV, Sevilla, Chelsea gibi takımlara Kadıköy'ü dar ederken kendisinden çok daha zayıf olan ligimizeki takımlara puanlar dağıtıyordu. Milli Takım'la geçen seneki Fenerbahçe'yi bu konuda aynı kefeye koymak mümkün.

-İspanya'ya sınavına kadar 4 maçta 4 galibiyet hedefleniyordu. Hesapta olmayan puan kaybı sonrasında gruptaki liderlik şansımızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
C.T.: Belçika gibi rakibe karşı evimizde iki puan önemli kayıp. Ama bu her şeyin sonu değil. Diğer gruplarda da favoriler puanlar kaybetti. Daha sıralamalar değişebilir. Ancak tehlike bizim istikrarsızlığımızdan. Kendimizi toparlamalıyız. Yoksa arzuladığımız hedeflere ulaşamayız. Son görüntü İspanya'nın bu grupta liderliğe yakın takım olması. Ne yazık ki Bosna ve Belçika'nın da bizle beraber 2.'liğe oynayacak olması.
S.Y.: Bunları konuşmak için çok erken. Ama önemli bir avantaj yitirdir. Daha önümüzde maçlar var. İspanya elbet de favori takım. Bizim de çok eksiğimiz var. Bunları tamamladığımız zaman işleri yoluna oturtabiliriz. Ama çok önemli yanlışlar yapmamak kaydıyla. Grubumuzda İspanya'ya deplasmanda 1-0 yenilen sonra da Belçika'nın güç bela yendiği Estonya'ya 7 gol atan Bosna Hersek'i düşünmemezlik edemeyiz. Yani rakibimizi sadece İspanya olarak görürsek çok büyük bir hata içine düşeriz. Zaten bunu da Belçika önünde çok açık şekide yaşadık. Geçen seneki Malta ve Moldova maçlarında kaybedilen puanlar malesef ders olarak bize geri dönmemiş.
M.Ö.: 4 maçta 12 puan düşüncede çok güzel. Fakat bunu uygulayabilmek önemli. İkinci maçta büyük yara aldık. Telafi etmek için fırsat var. Ama artık bundan sonraki sınavlarımız hiç kolay geçmeyecek. Kuralar çekildiğinde Bosna ve Belçika'yı ciddiye alan düşünceler görmedim. Fakat iki takımın da genç ve yenilenen kadrolarıyla bu grubun zor takımları olacağını düşünüyorum. Eleme gruplarında özellikle evde kaybedilen puanlar Milli Takım için sıkıntı yaratacaktır.

İŞTE TERİM'İN 5 YANLIŞI
1- Uğur Boral'ın yerine genç Çağlar'ı oynatması
2- Maç öncesinde ortamı geren açıklamaları
3- Maçta rakip takım hocasıyla girdiği diyalog
4- Zayıf rakiplere karşı takımı motive edememesi
5- Birçok futbolcuyu Milli Takım'a küstürmesi