Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin Başkent'in yoğun gündemi içinde nasıl nefes aldığını ilk kez TAKVİM'e açıkladı. Karabük'teki köyü Ekincik'e giderek kendi deyimiyle şarj olan Şahin'in bir başka hobisi de kısa film çekmek...
***
Hayatı kısa metrajlı film
Kısa metrajlı filmlere meraklı. Babasını ve çocuklarını bile filmde oynattı. Muhammed Ali'nin 1973'teki İstanbul ziyaretini cami minaresinden çekmeye kalkınca ölümden döndü....
Ünlü bir film yönetmeni olabilirdi. Ama o, bir köy ilkokuluyla başlayan eğitimöğretim sürecini avukatlık kariyeriyle tamamlayıp siyasete girdi. Ardı ardına 3 dönem milletvekili seçildi. Siyasette hep 'vitrin'deydi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı yaptı. Şimdi de mesleğine uygun bir görevde: Adalet Bakanı. Zaten burcu da 'adaletin simgesi' olan terazi. "Doğum günüm 16 Eylül. Hangi burç bilmiyorum" diyor. "Terazi" olduğunu öğrenince gülerek şu tepkiyi veriyor: "Herhalde Sayın Başbakan da, 'adaletin simgesi terazi, sen de terazi burcundansın', diyerek bizi buraya atadı." Doğumgününü bir kez kutlamış. O da Devlet Bakanı olarak Çin'e yaptığı seyahatte. Toplantı halindeyken Çinli meslektaşının organizasyonuyla içeri koca bir pasta getirilmiş ve ilk kez doğumgünü kutlaması yapmışlar. Mehmet Ali Şahin; yetenekli, başarılı bir 'Anadolu çocuğu'. Geçmişinden kopmamış, hayatın tüm aşamalarını gözlem gücüyle irdeleyerek katetmiş ve kendini siyasetin 'dar' alanına sıkıştırmamayı başarmış biri.
Kısa filmin uzun yolculuğu
'Adalet Bakanlığı' makamının 'ağır'lığından olsa gerek, hiç tahmin edilmeyecek bir yeteneği var: Kısa film. Yaklaşık 38 yıldır kısa film çekiyor. Film makinelerinin görüntüyü sessiz kaydettiği dönemden beri... Şahin, "El kameram vardı; 8 mm film çekebiliyordu. Eski kameralarda 5'er dakikalık filmler çekip, bu filmleri birbirine ekleyen makineler bile almıştım. Sessiz filmlere seslendirme bile yaptım. Şimdi dijital makinem var. Ama fazla vaktim olmuyor" diyor. Peki, 'kısa film' ilgisi nasıl doğdu Mehmet Ali Şahin'in: "İstanbul'da devlet memuruyken sık sık Sirkeci'ye giderdim. 1970'li yıllar. Oradan geçerken bir kamera gördüm. Hâlâ makine bende durur. Ucuz bir fiyata aldım. 3 dakika süren kaseti vardır. O zaman filmi çekersiniz, banyo ettiremezsiniz. Onu, özel bir zarfa koyup Almanya'ya Kodak'ın merkezine gönderirsiniz. Orada film banyo edilir ve size 15 gün sonra geri gönderilir. O çektiğim filmleri izleyebilmek için yansıtıcı da almıştım ve beyaz bir perdede izlerdim. Çok meraklıydım. Önce kötü çektim filmleri. Ama hatamı göre göre düzelttim. Şimdi hem ışığı, hem kamera hareketlerini çok iyi ayarlayabiliyorum ve iyi kamera kullandığımı iddia edebilirim. Vaktim olsa kısa film çekebilirim. Tabii o zaman çektiğimiz filmler sessizdi. Ama ben teybe kaydettiğim seslerden ya da müziklerden ekleyerek sesli film haline getirirdim. Bunun için özel makine dahi aldım."
Köyün belgeseli
Önemli bir arşive sahip. Fırsat buldukça gidip annesine bağda, bahçede, tarlada yardımcı olduğu Karabük'ün Ekincik Köyü, 'sosyal birikim'inin kaynağı olmuş. Yıllarca çekim yapmış 'güzel' köyünde. Öyle ki, artık hayata veda etmiş birçok kişinin görüntüleri onda saklı. Torunlarına çağrı yapıyor: "Köyde yakın akrabalarımdan tüm büyüklerimin filmleri var bende. Şimdi hayatta değiller çoğu. Bazen göstereyim istiyorum, ama üzülürler kaybettiği yakınları için, diye göstermiyorum. Yine de çocukları, torunları, büyüklerini görmek isterse onlara gösterebilirim. Yani köyün belgeseli var elimde."
Muhammed Ali'nin yayınlanmamış görüntüleri
Adalet Bakanı'nın arşivinde bugüne kadar hiç yayınlanmamış 'Muhammed Ali' görüntüleri de var. 'Canı pahası'na çektiği görüntüler. İşte öyküsü: "Muhammed Ali gelmişti 70'li yıllarda Türkiye'ye. O zaman 'Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu'ydu. Cuma günü Sultanahmet'e geldi. Halk meydanda toplandı. O da ortaya konulan bir platformdan halka seslenecek. Ben de kameraya çekmek için bir minareye çıkmak istedim ve kimseden izin almadan şerefiyeye kadar çıktım. Ama yerlerde, açıkta elektrik kabloları vardı. Çıkarken elektrik çarptı. Ucuz atlattım. Büyük bir şey de gelebilirdi aslında başıma. Ama güzel görüntü oldu. Hiç kimsede olduğunu sanmıyorum."