Varikosel hastalığı, kısır olan erkeklerin yüzde 45'inde görülür. Tedavi sonrası bebek sahibi olma şansı artar.
Varikosel hastalığının genellikle bulüğ çağı sırasında başlar. Testislerin hacmi büyümeye başladıkça gelen kan akımı, dolayısıyla kalbe dönen kan akımı çoğalır. Böylece toplar damarlardaki bozukluk meydana çıkar. Bu yüzden, varikosel teşhis edildiğinde, genellikle bir miktar zaman geçmiş demektir. Bulüğ çağında erişkinliğe adım atan gençlerde varikosel tanısı konulduğunda, ameliyat için tereddüt edilir. Bu hastalarda ameliyat gerektiğini anlamak için varikosel tarafındaki testisin diğerinden daha küçük olması önemlidir. Bazen de aile kısırlığa yol açabileceği endişesiyle, bir an önce ameliyat ister. Varikosel hastalığı, erkek kısırlığının en kolay ve en iyi tedavi edilebilen nedenidir. Diğer nedenlerle oluşan testisteki bozukluklar genellikle geri dönüşümsüzdür. Ancak, varikosel nedeniyle meydana gelen bozukluk bunun dışındadır ve tedaviye olumlu yanıt verir. Hastaların yüzde 60'ı belirgin fayda görür ve çocuk sahibi olma oranı artar.
CERRAHİ GİRİŞİM Kısırlığın başka bir nedeni tespit edilemediğinde veya varikoselin ağrıya neden olduğu durumlarda cerrahi girişim önerilir. Azalmış olan testis hacmi operasyon sonrasında artar ve sperm kalitesinde düzelme görülür. Varikosel tamirinden sonra, 3 aylık aralıklarla ve bir yıl boyunca semen analizi yapılmalıdır. Toplumda erkeklerin yüzde 15'inde varikosel görülür. Kısırlık sorunu erkeklerin ise yüzde 40'ında varikosel vardır. Sekonder infertilite denilen yani sonradan ortaya çıkan kısırlık durumunda ise, erkeklerin %80'inde varikosel görülür. Bu hastalar, ilk çocuklarının ardından ikinci bir çocuk sahibi olamazlar. Varikosel durumunda çocuk sahibi olmak isteyen çiftlere tedavi yaklaşımı üç sekilde olur. * Varikoselin tamiri, * İntrauterin inseminasyon (aşılama), * Yardımcı üreme teknikleri, yani "Tüp Bebek" tedavisi yapılır. Skrotum denilen torbalardaki ısı vücudun ısından 2-3 derece daha düşüktür. Yumurtalıklar etrafında, kan göllenmesi sonucu, artan ısı sperm üretimini olumsuz etkileyerek üreme fonksiyonunun bozar. Sperm üretiminin belli bir seviyede duraklamasına ve yapısının bozulmasına yol açar.