Kadınların zengin koca tutkusu pahalıya patlayabiliyor. Sığınma evlerine kaçanlar arasında ise özel şöförü olanlar bile var. Ama kimi sığınma evlerinin 'dayakçı koca'dan beter olduğu iddia ediliyor.
Masal gibi başlayan evlilikler kabusla sonuçlanabiliyor. Erkeğin eğitim ve gelir seviyesinin yüksek olması ya da iyi bir sosyal statüsünün bulunması, kadına şiddet uygulamasını engellemiyor. Üstelik paranın gücünü fark eden erkekler, daha rahat şiddet uygularken kadınların büyük bir bölümü "parasını da yerim dayağını" da diyerek şiddete boyun eğiyor. Dayağı kaderi olmaktan çıkarıp başkaldıranlar da var ama sunucu Ece Erken gibi 'zengin koca şiddeti' yüzünden boşanmaya cesaret eden kadın oranı sadece yüzde 9... Yani son dönemde önce inkar edip sonra boşanma davası açan Ece Erken ya da yine Ece Erken gibi uçakta bile şiddet gördüğünü iddia eden şarkıcı Tuğba Özerk gibiler sadece birer istisna.
GİDENLER DÖNÜYOR Türkiye'de 3 evli kadından biri eşinden şiddet görüyor. Bunlardan yüzde 91'i bu sorununu çözmek için hiçbir şey yapmıyor. Çözmeye çalışıp eşinden ayrılanların yüzde 70'i ise geri dönüyor. Kimi, döndüğünde şiddete "dur" diyebilirken çoğu ise kaldığı yerden devam ediyor. Şiddetten kurtulmak isteyen kadınların ailesinden ve çevresinden destek bulamaması durumunda ise devreye kadın sığınakları giriyor.
PARAYLA SAADET OLMUYOR Ancak kadın sığınakları talebi karşılamıyor ve birçok soruna neden oluyor. Geçtiğimiz aylarda Türkiye'deki 24 kadın sığınma evi ihtiyacı karşılamadığından 8 sığınak daha yapılmasına karar verildi. Kadın sığınaklarının en eski ve ünlüsü ise Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı. Peki kadın sığınma evlerinde neler oluyor? Kurulduğundan bu yana vakıfta görev yapan Zelal Yalçın, Mor Çatı'ya her sosyal sınıftan kadının geldiğini ve kadınlar arasında özel şöförü olanların bile bulunduğunu söylüyor. Yalçın, "Genel olarak bakıldığında sosyo ekonomik durumu düşük olan kadınlar sığınma evlerinda kalıyor. Ama bizim sığınma evimize ekonomik durumu çok çok iyi olan kadınlar da geliyor, özel şöförü olan kadınlar dahi bizden destek aldı" diyor. Sığınağa gelen kadınların yarısından fazlasının dayağı durduracak şekilde hayata döndürüldüğünü söyleyen Yalçın, birçok kadın sığınağının ise bu işlevini yerine getiremediğini öne sürüyor.
YAĞMURDAN KAÇARKEN Zelal Yalçın, bu durumu sığınma evlerinin baskıcı tutumuna bağlıyor. Mor Çatı'nın Beyoğlu Kaymakamlığı'na bağlı olduğunu hatırlatan Yalçın, belediyelere bağlı kadın sığınma evlerinde baskıcı bir tutum olduğunu öne sürüyor. Yalçın, "Kadınlar bir baskıdan çıkıp başka bir baskı altına giriyor, kocanın yerini sığınma evinin kendisi alıyor. Kadın ne psikolojik olarak, ne ekonomik olarak güçlenemiyor. Mesela giriş çıkış saatleri bir yurttan bile daha sıkı tutulduğu için kadın kendi hayatını kurmakta zorlanıyor. Sığınma evinde tekrar koca mantığıyla hareket ediliyor" diyor. Vakfın kurucularından Avukat Canan Şubat ayında gerçekleşen Kadına Yönelik Aile İçi şiddeti Önleme ve Etkin Belediyecilik toplantısında, "Belediyeye ait sığınaklarda çok uğraşmamak için oradaki kadınların dışarıya çıkmalarının engellendiği bilgisi ulaştı bize. Kadının orayı evi gibi kullanıp sokağa çıkma özgürlüğünün olması gerekiyor. Sığınaklar hapishane değildir. Kadınların, kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlamak gerekir" demişti.