O küçüminnacık ama cabbar teknenin adı AFRA. Alçak gönüllü deniz kurdu İhsan Kalkavan'ın Afra'sı var tafrası yok yani... "Nasıl edecek de bunca işi tek başına yapacaksın?" dedim mahcup oldum. İşler bitti, üstüne meyve soyup ikram etti.
İşte mendirek üstündeyim. Afra'nın yanı başında. Tekneye tırmanmak bile zor benim için. Oysa İhsan Kaptan bir zıplayışta güvertede. 20'lik delikanlılara taş çıkaracak kadar formda. Diyorum ki;
- Ağam sen Beşiktaş'ta forma giysen her maçta 1 devre rahat oynarsın... - (gülerek) Hele bir açılalım gör neler yaptığımı da bak bakalım uzatmalı maçları bile baştan sona oynamaz mıyım? Şaka söylemiyormuş. Motor yardımıyla koydan çıkıp rüzgarı alana kadar inanamamıştım. Ama ne zaman ki Salih Adası önüne geldik ve rüzgar vuuuuv yaptı, bastı flogu. Onu iskeleden sancağa geçirmek, bir o yana bir bu yana koşuşturmak, daracık, kaygan zeminde düşüp, çarpmadan öne arkaya koşturmak rodeoda azgın boğaya binmeye benziyor yahu.
SÖZLÜK VAR MI? Bu arada elimizde deniz terimleri sözcüğü olmadan anlamaya imkan yok konuşmalarını. - Savaş şimdi yükseliyoruz. Rüzgar altına doğru kavança yapıcam.
- Hııı!.. O ne abi? - Kavança yani boci tramola.
- !!!!!!! - Yalnız dikkat etmek gerekir. Sert havada bumba oldukça sert hareket eder, özenli dönmeliyiz.
- Hımmm öyle mi? - Bak unutmayasın orsa seyirinde kavança atılmaz. Geniş apaz veya pupa seyrinde yapılır ancak bu dönüş.
- (Mahcup olmamak için) Unutmam abi, mümkün mü unutmak? - Rüzgar düştü tüh. Bayılacağız şimdi
- Niye abi sıcak mı çarpacak - (gülerek) Teknemiz rüzgar altına doğru yatar, yan yan şekilde seyrederse 'bayılma' diyoruz ona. Engellemek mümkünsüz ama aşırı bayılma olursa tekne burnu rüzgara verilir.
POMPA TAMİRİ Bu arada yelken şişiyor ve tekne muhteşem bir ritm yakalıyor. Güllük körfezini gün batımında böylesi güzel görmemiştim hiç. İhsan Kaptan sanki ev ziyaretindeyiz gibi hamaratlık gösteriyor bir de. Meyve suları, soğuk şeftaliler, karpuzlar. Arada sintine pompasını tamir ediyor, denizcilik maceralarından söz ediyor keyifle. Saatler sonra limana dönüş yaparken soruyor; - Sevdin mi yelkeni Savaşım? Yine çıkar mısın benimle? - Abi ustalığına da ev sahipliğine, yol yoldaşlığına hayran kaldım. Uyarına getirirsek Ay'a seyahatinde bilem gelirim ben seninle.
* * * 200 yıla yakın bir zamandır denizcilikle uğraşan Kalkavan Ailesi'nin en renkli fertlerinden biri İhsan Kalkavan. Öylesine tutkun ki denize ve gemiciliğe; Memorial Hastanesi kulelerinden birinin en üst katındaki 600 metrekarelik çalışma sarayına ofis değil gemi güvertesi desek yeridir. Ben bir gittiğimde görmüştüm. Yer kaplamaları teknelerin yapıldığı tik ağacından. Duvarlarda lumbozlar, ortada kocaman bir dümen, pusulalar, sekstantlar, dürbünler...
* * * Arkadaş Teknesi: Torba Koyu'nda evlerimiz komşu İhsan Kalkavan'la. 'En iyi tekne arkadaş teknesidir' dedikleri gibi oluyor ve İhsan Kaptan'ın yelkenlisinde keyifli saatler geçiriyorum.
El Paletleri: Önce tokyo terliği sandığım şeyler meğer uzun yüzmeye yardımcı el paletleriymiş.