Dünyada bir ilk... Bu kitap Hz. Muhammed'in 'sadece' peygamberlikten önceki hayatını detaylarıyla anlatıyor.
Etrafındaki bütün haksızlıklara, çirkinliklere ve akıl almaz acımasızlıklara karşı adaletli, dürüst ve ahlaklı olunabileceğini gösteren Muhammed-ül Emin'in 'Güvenilir Muhammed'in örnek yaşam hikayesini ve günümüze tuttuğu ışığı, kitabın yazarı Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi İslam Tarihi ve Medeniyeti Uzmanı Dr. Casim Avcı'yla konuştuk.
* Kitap neden sadece peygamberlikten önceki dönemi kapsıyor? Hayy Kitap'ın teklifiydi. Başta çekimser kaldım neden 'sadece paygamberlik öncesi dönem?' diye... Ama kitabın ismini bulunca içim rahat etti.
* Neden? Muhammedü'l-Emin 'Güvenilir Muhammed' demektir. Hz. Muhammed, peygamber olmadan önce de, yaşadığı cahiliye toplumunda, çok güvenilir, dürüst ve emin olarak biliniyordu. Toplumu istila eden bütün kötülüklere, haksızlıklara, acımasızlıklara rağmen yine de erdemli, adaletli ve iyi olunabileceğini göstermişti. Onu putperest Mekkeliler, hatta düşmanları bile Muhammed- ül Emin olarak isimlendiriyordu. Hz. Muhammed'in o dönemdeki yaşantısı bize şunu anlatıyor: Çevrenizde doğruluk, dürüstlük kaybolmuş olabilir, kötülükler yaygınlaşmış olabilir. Sizin ahlaklı, ilkeli, dürüst ve iffetli yaşantınızı yadırgayanlar, hatta gülenler olabilir. Bu durumda tek başınıza kalsanız bile iyilik ve doğruluk mücadelesi verebilirsiniz. Bu gün yalnız kalırsınız ama yarın kazanan siz olursunuz. Başkaları ne derse desin doğru olmanın, doğru kalmanın, haktan yana olmanın mutluluğu size yeter, yetmelidir. Biz de bunu anlatmak, göstermek istedik. İnsanların günümüzde en çok güvene ve emniyete ihtiyacı var. Güven, emanet ve emniyetin şifreleri de Muhammedü'l-Emin'dedir.
* Kitaptan neler öğrenilecek? Kitap ve okuyucuyu başbaşa bırakıyorum. Hiçbir şeyi doğrudan söylemiyorum. Hz. Muhammed'in nasıl bir ortamda dünyaya geldiğini aktarmakla başlıyorum. Bebekliğini, çocukluğunu, gençliğini, ticaretini, Hz. Hatice ile evliliği ve aile hayatını kaynaklara dayanarak anlatıyorum. Bu konudaki akademik birikimimi de okuyucuya sunuyorum. Okuyucu Peygamber Efendimiz'in henüz vahiy gelmeden önce nasıl bir insan olduğunu okuyacak. Bir önceki sorunun cevabında işaret edilen sonuçları çıkarması ve örnek alıp almaması okuyucuya kalacak. Hz. Peygamberimiz hem yaşadığı dönem hem de günümüz için örnek bir insandır. O sadece müslümanlar için değil, toplumda verdiği erdem mücadelesi açısından tüm insanlık için bir örnektir. Ben okuyucunun bunu bilmesini, anlamasını ve içselleştirmesini arzu ederim.
* Genelde gençler arasında ya da dünyada İslamiyet'e önyargı neden oluşuyor? Doğru anlaşılmadığı, insanlar kendileri okuyup araştırmadığı, kulaktan dolma bilgilerle öğrendikleri için, ayrıca tarihten gelen birtakım önyargılardan dolayı bir imaj sorunu var. Sonuçta bu bilgisizlik teröre kadar uzandı. ABD'ye gittiğinizde, 'müslümanım' dediğinizde akla Usame bin Ladin geliyorsa bu çok acı. İslâm'ın doğru anlaşılması ve anlatılması hepimizin görevidir.
* Modern çağda insanlar dini anlamadıkları için mi mutsuz? Bugün 40-50 yıl öncesine göre daha iyi durumdayız, ama mesela şükür ve kanaat kalmadı. Tüketim toplumu olduk. Her şeye karşı, doyumsuzluk ve tatminsizlik var. Hepimizin gardırobunda kim bilir kaç kişiyi giydirecek kadar elbise var. Hz. Peygamber fakirdi, birçok defa zengin olma imkânı elde etti, ancak kendisi için fakirliği tercih etti. Ama hemen belirtelim ki, zenginliğe de karşı çıkmadı. Mesela en yakın arkadaşı Hz. Osman zengindi. Ancak zenginliğin de imtihanı büyüktür. İslam'da çalışmak, helal yoldan rızık temin etmek esastır. Sonuçta ise 'Sabreden fakir ve şükreden zengin' anlayışı vardır: Fakir kalan isyan etmeyecek, zengin de şükrünü sadece diliyle değil, malıyla gösterecek; zekat ve sadaka gibi yardımlarla malını ihtiyaç sahipleriyle paylaşacak. Hz. Osman gibi. Günümüzde hemen herkes karamsarlığa kapılıyor ve isyan ediyorsa, hatta cinnet ve intiharlar çoğaldıysa burada Peygamber Efendimiz'in hayatından, Kur'an-ı Kerim'den alınacak çok ders var. Mesela; intihar noktasına gelen insan iki temel noktayı düşünmelidir: Birincisi 'Bu can, bu beden bana emanettir, ancak ve ancak Allah alır. Ona son vermeye benim hakkım yok.' İkincisi 'Bütün kapılar kapalıymış gibi görünse de bir kapı mutlaka açılacaktır. Yüce Allah bu kapıyı bir gün mutlaka açacaktır.' Müslüman insan; ümidini kaybetmeyen insandır. Bir ateist dahi intihar etmek istese onu da gören ve gözeten bir Allah vardır. Ve intihardan vazgeçerse Allah ona da kapı açacaktır. O inanmasa bile.