* Nasıl dinç nasıl sağlıklı görünüyorsunuz?
E ben geceleri saymazsan 35 yaşındayım şimdi. Yıllarca top oynamışım. Tam 25 sene. Galatasaray'daki arkadaşlarıma da soruyorum; benim kadar uzun top oynayanınız var mı? Kaptan Turgay Şeren'le de otururuz zaman zaman. TSYD Levent Tesislerinde yemek yeriz eskiler toplanıp.

* Galatasaray'da ne zaman futbol oynadınız?
1945-46 senesinde. Bir yıl formasını giydim Galatasaray'ın. Çok severdik futbolu. Eskiden futbol sevgisi daha bir başkaydı. İki Ermeni takımı ya da bir Rum bir Ermeni takımı kupa koyarlardı ortaya. Şeref Stadı inlerdi.

* Kaç yıllarında Taksimspor kadrosunda yer aldınız?
Daha 15 yaşındaydım Taksi takımında forma bulduğumda. Hepsi benden yaşlıydı oyuncuların. 30'lu yaşlardaydılar. Düşün ben çocuğum daha. Beş yıl oynadım sonra Galatasaray'a transfer oldum. Bir yıla yakın oynadım Galatasaray'da.

SESSİZCE GİTMEK
* Neden bu kadar kısa sürdü?
Bir Fener maçıydı. Halit'in (Deringör) attığı golle 1-0 yenildik. 30'lu yaşlarını aşmış abilerden biri küfür etti bana, aileme. Aile kutsaldır. Ailemin onurunu korumak her şeyden daha kutsaldır. Onlara bir tek laf ettirmem. Sessizce giyinip çıktım ve bir daha Galatasaray'da top oynamadım.

* Siz Taksim'de mi doğdunuz?
Evet orada doğdum. Feridiye Sokak'ta doğdum. Esayan ve Getronogan Okulları'nda okudum. Türkçe, Fransızca, Ermenice eğitim aldım. Umumi yaşantım ise Kurtuluş'ta olmuştur. Çocukluğumun büyük kısmı şimdiki Radyoevi'nin tam karşısındaki Babil Sokak'ta geçmiştir. 52-53 yıldır da Kurtuluş'ta oturuyorum. Bir yıl Beyoğluspor, bir yıl Galatasaray ve 23 yıl Taksimspor'da top oynadım. Sağ-iç, santrfor oynadım. Tam 214 gol attım. Bir golü de kendi kaleme attım.

* Kime attınız golü?
Bumbis idi lakabı. Adı da Ohannes'tir. 'Bumbis Abii!' diye bağırdım. Kalede durduğunu zannedip aşırtmışım üzerinden. Paşa gibi gitti kaleye gol oldu.

ANILAR...
* Taksimspor kulübünü anlatır mısınız bize?
Şişli ve Esayan, Ermeni vatandaşların kurduğu 2 takımdı. Fener-Beşiktaş-Galatasaray'dan ayrılan bir gurup da Güneş kulübünü kurmuşlardı. Sonra yürütemediler. Bu 3 kulüp birleşip Taksimspor adını aldılar. Yakamızdaki Güneş amblemi o takımdan kalmadır. 1940'da birleşme olduğu zamandan kalmadır. Gerçi 1946'da Şişli Kulübü tekrar kurularak ayrılmıştır.

* Taksim'den ne kaldı geriye?
Aklımda kalan gazeteler ve resimlerdir. Futbol bittikten sonra 1950'de mefruşatçılığa başladım. İşte buradayım; Akasya Mefruşat. 1931 doğumluyum ben.

* Eskiden Rum ya da Ermeni futbolcu sayısı çokmuş. Milli takımda da oynayan Rum ve Ermeni futbolcular var. En bilinmeyen Buduri en bilenen Lefter'dir. Bugün pek görünmüyor...
Fenerbahçeli Can Arat Ermeni'dir. Ve bir bilgi aldım ki; şu anda Türk Milli Takımlar formasını en uzun giyen futbolcu Can'mış. A Milli düzeyinde değil ama genç, ümit, A milli toplamda milli futbol takımım kurulduğundan bu yana o formayı en çok giyen futbolcu Can Arat'mış. Yani bir Ermeni. Bundan daha memnuniyet verici bir şey olabilir mi? Bir Ermeni göğsünde Ay-Yıldızlı formayı taşıyor.

* Geçmişte bu mahallelerde iç içe yaşarmış değişik milletlerden topluluklar, öyle değil mi?
Bakmayın siz ortalığı karıştırmak isteyenlere. Eskiden de öyleydi, yine öyle. Trabzonlu arkadaşım var. 50 yıl olmuş askerde arkadaştık. Hala çağırır beni Trabzon'a. O kadar iyi arkadaşlıklarımız var bizim. Dostluklarımız var.

KAFAMI KURCALIYOR
* Peki; yakın tarihte Ermenistan Milli Takımı'yla Türk Milli Takımı bir karşılaşma yapacak ve herhalde bir ilk olacak bu. Duygularınızı öğrenebilir miyim?
Bakın ben hayatımı anlatacak değilim. Size kanım ısındı da konuşuyorum. Doğruluktan hiç ayrılmadım. 50 yıldır ticaretle uğraşıyorum. Doğru adamdan şaşmadım ama doğru olmayan bir insan için de yerimden bile kalkmam. Spor kadar birleştirici barıştırıcı ne var? Ara sıra hır çıkıyor ama o dünyanın her yerinde var. Şu milli maç korkunç güzel bir şey. 2-2,5 aydır Cumhurbaşkanımızı çağırıyorlar. İki aydır kafamı kurcalıyor 'gidecek mi? gitmeyecek mi?' diye...

* Neden kurcalıyor ki aklınızı?
Siyaset, dünyanın en zor, en pis işidir. Söylemesi kolay ama gidin siz oturun bakalım o koltuğa nasıl oluyor. Alın boyunuzun ölçüsünü, oturun sonra. Dışardan hepimiz gazel okuyoruz. Biri 'siyah' söyle diyor biri 'beyaz' söyle diyor. Her ikisi de vatandaş; siyah desen bu kızıyor, beyaz desen öteki kızıyor. Ne yapsın baştaki adam?

* Endişeniz bundan mı?
'Eğer' dedim 'hükümet yetkilileri gitmemek isterlerse oyalayacaklar ve işimiz var, başka yerde görüşmemiz var' diyecekler. Ama yapmadı Cumhurbaşkanı ve gitti. Şimdi bu maçla ilgili endişelerim var. Birileri baltalayabilir.

SİYASET KÖTÜDÜR
* Nasıl yani?
O günkü durumlara bağlı. Bir yanda Azerbaycan-Bakü-Ceyhan boru hattı diğer yanda Erivan'da dostluk eli uzatanlar. Siyaset bu. Hava nasıl esecek bakalım? Gidecek mi, gitmeyecek mi? Felaket şekilde gitmesini arzu ediyorum. Geçmişte olan şeyler, bugün kavgayla düzelmez.

* Neyle düzelir?
Neyle düzelir? Barışla düzelir, anlaşmayla düzelir. Kapını açarsan düzelecek. Şimdiye kadar çoktan açılırdı ama işte o siyaset, dengeler...

* Şimdi önümüzde bir futbol maçı var...
Şimdi Fatih Terim Hocamız, Can Arat'ı zaman zaman kadroya aldı. Bir ya da iki kere. Şimdi; Fatih Terim'le biraz samimiyetim olsaydı...

* 'Bu maçta Can Arat kaptan çıksın' derdiniz?
Yok o kadar değil. O çok uzak olur ve Fatih Terim'e çok şey sorulur. Baktık galibiz; Can'ı alsın oyuna. Büyük jest olur. Çok uzlaştırıcı bir tablo çıkar ortaya. Bu daha akla yatkın geliyor. Şimdi senin dediğini yapsak ve takım kazara mağlup olsa Fatih Terim Hoca'yı doğduğuna doğacağına pişman ederler.

BİZ KARDEŞTİK
* Çok az isim var değil mi böyle?
Rumlar kalmadı artık. Hepsi gitti. Oysa Adalar'da maç yapmaya gittiğimizde iki araba vapuru yolcu taşırdı deniz işletmesi. Seyirci bunlar; Rumlar, Ermeniler, Türkler... Beşiktaş bize çok büyüklük ve abilik yapmıştır. Bak burada Baba Recep'in elini sıkıyorum maç başlamadan önce. Onlar abimizdi, biz kardeştik.