Geçen hafta ilahileri rock yaparak söyleyen Umut Zen'in haberinden sonra bir haber de Mevlevi aleminden geldi. Genç sufi Emre Yıldırım rengarenk giysilerle, elektromüzik eşliğinde başını hareket ettirerek sema ediyor....
Obir Kasımpaşalı ama ne futbol oynuyor, ne siyaset yapıyor... Tek yaptığı sema etmek, üstelik bütün kuralları yıkarak. Henüz 23 yaşındaki semazen Emre Yıldırım klasik semada olmayan hareketlerle, elektro müzik eşliğinde sema ediyor. Sema etme anında kuralların dışına çıkarak başını da döndürüyor, hareket ettiriyor. Aslında bu şekilde dengesini sağlayarak fizik kurallarının sınırlarını zorlamış oluyor. Tek farkı bu değil. Giysileri de kural ve sıra dışı... Beyaz ve siyahın yerine canlı renkleri tercih ediyor. Giysilerinin rengi o günkü ruh haline göre değişiyor. Aynı zamanda grafiker ve web tasarımcısı olan Yıldırım daha çok derin duyguların rengi olan maviyi tercih ediyor. Sınır tanımıyor ve Sezen Aksu'yla ya da Julia Iglesias'in şarkısıyla da sema edebileceğini söylüyor.
'BEN DE SAPITTIM' 6 yaşındayken, ailesinin mensubu olduğu Kasımpaşa'daki Uşakki Vakfı'nda tasavvuf ve musiki eğitimi almaya başlayan Emre Yıldırım 12 yaşına kadar da Galata Mevlevihanesi'nde ve Üsküdar'daki talimhanede sema etmiş. 12 yaşından sonra Galata Mevlevihanesi'ni, buradaki bazı çözülmelerden dolayı bırakmış. İçinde bulunduğu tasavvuf aleminden kopmuş ve Taksim'in arka sokaklarında bulmuş kendini. O dönemleri "Taksim'i tam manasıyla, her anlamda yaşadım" diyerek özetleyen Yıldırım "Ben de sapıttım ama bir kadına aşık olmasaydım belki Allah aşkını bulamazdım" diyor. Yıldırım bütün yaşadıklarını Ramazan sonrası sergileyeceği sıradışı bir gösteriyle sunacak. Genç Semazen Kasımpaşalı olan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bu gösteriyi izlemesinden gurur duyacağını söylüyor.
GÖZÜ KUŞA TAKILINCA... * Semaya böyle bir yenilik getirmek nereden çıktı? Bu dünyaya aşk için geldik. Aşk benim için sadece Allah demek. Kadın-erkek arasındaki aşkın taklittir. Bir erkek bir kadına aşıksa bu demektir ki Allah'a çok fazla ilgisi var, çok fazla bağlı çok fazla duygusal, bunu çok fazla pratiğe dökemiyor. Ne yapıyor? Bir kadına yansıtıyor veya bir hayvana, çiçeğe yansıtıyor. Ben de kadınlara aşık oldum ama 22 yaşında bazı şeylerin idrakine vardım. Hep birikimler oldu ruhumu bu birikimleri insanlara anlatmak istedim. Sema ederken başımı döndürebildiğimi gözümü bir kuştan ayırmayınca farkettim. Gözümü o kuştan ayırmıyordum ve başımı kuşla birlikte döndürebiliyordum. Sonra bunu araştırmaya başladım ve kural dışı bu hareketi yapmanın neredeyse imkansız olduğunu öğrendim. Ben dansçı da değilim, dans eğitimi almadım. Vakfın bahçesinde üç sene boyunca kuşları takip ederek döndüm.
* Bunu yapmak çok mu zor? Vücut sistemi buna izin vermez o kadar sistematik ayarlanmıştır ki... O ayarlardan birini bozduğunuz zaman denge bozulur, denge bunu kabul etmez. Ama bendeki vücut buna hiçbir zaman izin vermedi. Kuş sadece bunu yapabileceğimin göstergesi oldu istem dışı gözüme takıldı. Beni herşey cezbedebilir bir kedinin bakışından bile feyz alabilirm. Farklı müziklerle de yapabilirim. Sezen Aksu şarkısıyla da Julio İglasias şarkısıyla; bana o duyguyu ne veriyorsa onunla yapabilirim.
* Klasik semazenler nasıl karşıladı? Tabir-i caizse ayakta alkışladılar. Beni evlatları gibi severler. Hiçbir eleştiri almadım. Ben Mevlana'ya karşı gelmiyorum ömrüm ona saygı duymakla geçti. Kendi içimdeki aşkı sergiledim, bu yaptığım bir dervişliktir, bir aşk dansıdır, bu şekilde dönüyorum ama semazenliği asla bozmuyorum. Sadece içimdeki aşkın dansını sahneye koyuyorum. Bu yeni bir akım olarak görülebilir.