Ayça İnci, hırslarından sıyrılmış bir iç yolculuğun düşlerini kuruyor.
Başarılı oyunculuğunun yanı sıra güzelliğiyle de tüm dikkatleri üzerine çeken Ayça İnci, meslektaşlarının aksine magazin basınından da uzak durmayı başararak takdirleri kazanıyor...
* Aşk hikayelerini sever misiniz? Mesela Mahmut ile Yezide adlı oyunu vardır Murathan Mungan'ın... Aaa çok etkilenmişimdir o öyküden. Her şeyi göze alarak aşık olmak. Bütün yasakları yıkarak yaşamak bir aşkı. Yezidi bir kızla Sünni bir delikanlının aşkını anlatır o oyun... Benim de hayatımda bir aykırılık olmuştur yani.
* Aykırılık? Her şeyi göze almak aykırı olmayı gerektirir. Ama anladığımız anlamda değil. İnsanlığın anahtarı burada belki. Hep başka bir gerçeklik vardır duygusu... Castonade söylemişti bunu.
ANLAMLARIN TOPLAMI * Bizdeki yansımaları da var bunun... Olmaz mı? Yunus, Mevlana... "Ben vardır bende benden içeri!' Budizm, Brahmanizm de böyle. Aslında bir iç yolculuğun farklı yolları bunlar. Sonuç olarak aynı yere vardığımız yollar. Mesela ben 'ancılık' diyorum; yani anı kaçırmamak, anı yaşamak... O an önemlidir çünkü. O anı tanımladığınız, açımlayabildiğiniz anlamda kendinizi bulursunuz. Bütün o anların toplamıdır çünkü.
* Peki iç yolculuğunuzun istasyonlarından söz edelim mi biraz? Bakın Kuzguncuk bir istasyon mesela. Bir mahalle. Dostlukların, arkadaşlıkların kurulduğu, esnafların bile sizin yaşantınıza birer dost olarak girebildikleri bir yer.
* Dizi filmlerdeki gibi değil ama... Sizin nereden gördüğünüze bağlı bu. İyi bakarsanız sizi o elektrik iyi olarak sarar. Kötü bakarsanız kötü olursunuz.
'AKIŞINA BIRAKACAKSIN HAYATI' * Sizin deneyimleriniz bu yönde mi? Evet. Kötü düşünürseniz kötü şeyler gelir başınıza. Bütün hayata böyle bakıyorum. Biraz akışına bırakacaksın hayatı.
* İlahi aşk yani... Aslolan yanmaktır, evet. Her şeyin çok lezzetsiz olduğu bir dünyadan zevk almaya çalışmak, teslim etmek, her şeyin üzerinde bir yaratıcının olduğunu kabul etmek gerek. Kimse O'nun gibi olamayacağı için önce kendimizi bir hizaya sokmamız lazım.
ZOR ROLLERİN KADINI * Rollerinize dönelim... Dizi filmlerde hep farklı ama neredeyse aynı acıyı çeken kadın karakterleri canlandırdınız. Evet. Bir rolde evli bir adamla aşk yaşıyorum, diğerinde firari bir sevgilim var. Askerliği 8 senedir bitiremiyor, kaçtığı için... Güzel, zor rollerdi. "İstanbul Şahidimdir"de Esme rolü de böyledi.
* Evet hep zor karakterler... Sophia Loren'i seviyormuşsunuz... Evet seviyorum. Onda başka türlü bir öykü var. Yüzünün arka tarafındaki hüzün... 70 yaşında olup hâlâ rol kesebilmek, oynayabilmek Ondaki güç çarpıyor beni. Çekiyor beni. Monica Belucci de böyle mesela. Salma Hayek de...
* Ama erkek karakterlerden de sevdikleriniz var. Mesela Antony Quinn! Zorba o. Sirtaki... İçinde hiç gelişmemiş ve büyümek istemeyen bir çocuk var onun. Her an her türlü şeyi yapabilecek biri o. Heyecanlı. Seviyorum Zorba'yı. Sonra resim yapıyor, o yaştan sonra karar verip.
* Sizin de resim eğitimi aldığınızı biliyorum. Ah evet ama 2 yıl sürmüştü.
* Peki Hürrem Sultan Bakın Hürrem Sultan çok küçükken incitilmiş. Büyüyünce intikam almaya koşullamış kendini. Bakın güçlü olmak isteyen her kadın aynı zamanda çok güçsüzlükler yaşamıştır arka planda. Sonra Kanuni'yi bile dize getirmiş.
* Peki sizi çeken neydi Hürrem Sultan'da? Kararlılığı ve istikrarı.
* Sizi çok da ortalıkta göremiyoruz.. Seçiciyim. Tatil bölgesinde, oturacağım cafede, insanlarda... Hepsinde seçici olmaya özen gösteriyorum.
* Neden bu seçicilik? İnsanın duruşu olmalı. Boğaz'ı tercih ediyorum, oturduğum apartamanın adı İstanbul. Bir yolculuk olarak düşünüyorum yaşantımı
FELAKETLERLE KENDİNİ BULDU * İnsanın en iyi ya da en büyük yolculuğu kendi içine yaptığı yolculukmuş. Evren; iç ve dış yolculukların evreni. İnsan bu yolculuğu ne kadar sağlıklı yapabilirse kendisiyle de o denli barışık oluyor.
* Sıkıntısız yolculuk olur mu? Her yolculuk farklı sıkıntıları taşırmış kendisiyle. Felaketler benim kendimi bulmama yol açtı. Aşk, arkadaşlık, dostluk, paylaşım... Hepsi bir biçimde yerine oturdu. Her olay yürekte temiz bir sayfa açıyor. Her felaket bir öncekini anımsatıp dersler çıkarmamızı ve o felaketten nasıl sıyrılabileceğimiz konusunda dersler bırakıyor.
'IŞIĞI GÖREN GÖRÜYOR' * Ve siz her sıkıntıyı bir avantaja çevirmeyi biliyorsunuz... Dedim ya tertemiz bir sayfa açıyorsun yürekte. Deniz feneri gibi etrafına ışık saçmaya başlıyorsun. Ya da o fener gibi yolunu aydınlatıyorsun gelip geçenlerin. Bu da 'Işık saçıyorum gelin ne olur bakın!' diye olmuyor elbette ki. O ışığı gören görüyor
* Kimler var mesela bu ışığı gördüğünü düşündüğünüz? Dostlar, arkadaşlar... Onlar elbette ki... Mesela yapamcı Abdullah Oğuz bu ışığı gören insanlardandır.
* Böyle bir düşünüş, aslında özgürlüğün kapılarını da açar insanlara. Özgürlüğü de yanlış anlamayalım. Kimisi bunu çırılçıplak sokakta yürümek olarak algılarsa toplumu hiç düşünmemiş olur...
DAHA İYİ OLMAK İÇİN... * Kurallar önemli midir? Mesela siz bunları dikkate alır mısınız? Benim özgürleşme sürecim böyle değil tabii ki. Bunu anlamıyorum. Kızılderililer gibi; 'Sen bir yıldızsın' diyorum kendime. Bu düşünüş beni özgürleştiriyor. 'Daha iyi olmak için neler yapabilirim?' sorusunun karşılığıdır özgürleşerek yaptıklarım.
* Hep mi böyleydiniz? Yani hep mi böyle yürüdünüz? Eskiden böyle değildim. Sabırsızdım, asabi denilebilirdim. Artık öyle değilim. Herkesle kavga etmem demektir bu. Herkesle kavga edilir mi? Sadece sizin haklı olduğunuz bir dünya ne kadar çekilmez olurdu! Şimdi akışına ve oluruna bıraktım.
* Kadercilik mi bu? Kadercilik demeyelim ama insan bu kadar müdahil olmamalı. Sizin dışınızda da bir dünya var. Kendi dinamikleriyle oluşan ve sizi de içine kabul etmek isteyen...
'DEDEM BENİ İZLİYOR' * İktidar hırsı mı? Evet. Böyle bir hırs aynı zamanda Tanrı'ya şirk koşmakla aynı anlamı taşır.
* İnsan o zaman daha kolay mı anlıyor kendi gerçeğini ve etrafını? Kesinlikle... Mesela aşk vardır hayatımızda ve iktidar hırsıyla bir aşkı istediğiniz gibi yaşayamazsınız.
* Bundan sonra hangi projelerde yer alacaksınız? Biri polisiye film olan iki film projesi var. Ben dedemin izinden gidiyorum. Bütün titizliğimle Bilal İnci'nin gayretini sürdürüyorum. Hissediyorum bunu. Beni bir yerlerden izliyor...