Uyuşturucu pazarladığı her halinden belli olan biri karşıma çıktı önceki gün.
"Sen bize niye çakal diyorsun?" diye sordu.
"Daha kötüsünü bulamadığım için" dedim. Bir şey diyemedi.
Deseydi, "Salya sadece hayvandan akmıyor" diyecektim.
***
Gazetecinin biri karşıma çıktı.
"Sen neden sisteme el açmıyorsun?" diye sordu.
"Hayatı hep elimin tersiyle yaşadığım için" dedim. Bir şey diyemedi.
Deseydi, "Yüreğimin bana gösterdiği yolu, hiçbir puşt kesemedi" diyecektim.
***
Politikacının biri karşıma çıktı.
"Sen bizle neden bu kadar uğraşıyorsun?" diye sordu.
"Halkı uyutmayı iyi bildiğiniz için" dedim.
Bir şey diyemedi.
Deseydi, "Hayattır yaşamanın önsüzü, şereftir bir insanın her sözü. Ama bizim ülkemizde çok makbuldür, politikacının dansözü" diyecektim.
***
Yakılan ormanlardan sorumlu biri karşıma çıktı.
"Sen bize niye taş atıyorsun?" diye sordu.
"Ormanlar yanarken, su yerine benzin sıktığınız için" dedim. Bir şey diyemedi.
Deseydi, "Ateş çemberindeki akrepler bile sizden onurludur" diyecektim.
***
Paragöz doktorlardan biri karşıma çıktı.
"Bizim mesleğimizi niye bu kadar kötü gösteriyorsun?" diye sordu.
"Parasız hastaları iyileştirmeye, çaba göstermediğiniz için" dedim.
Bir şey diyemedi.
Deseydi, "Parayı tanrılaştıranlar, bizlerin gözünde 5 para etmez" diyecektim.
***
Televizyonlardaki ünlü sunuculardan biri karşıma çıktı.
"Bana niye şifreli oklar atıyorsun?" diye sordu.
"Altına kaçırdığın cümlelerin üzerinde tepindiğin için" dedim.
Bir şey diyemedi.
Deseydi, "Şerefli bir insan ol, bir şerefsiz eksilsin" diyecektim.
***
Emekli bir öğretmen karşıma çıktı.
"Bizleri neden bu kadar seviyorsun?" diye sordu.
"Onurlu bir yaşamın işçileri olmaktan, asla vazgeçmediğiniz için" dedim.
Bir şey diyemedi.
Deseydi, "Sizler için boynum kıldan ince" diyecektim.