Adı bile insanın yüzünde tatlı bir tebessüm bırakan, bazen sevdiğimiz kişi ve eşyalarla benzeştirdiğimiz, bir cerrahımızın dünya tıp literatürüne geçirdiği ünlü bir estetik cerrahi tekniği, iki dudak hareketi arasına saklanmış o sihirli sözcük: Lokum... Osmanlıca rahat ul-hulküm yani boğaz rahatlatan kelimesinden türeyen lokum, yaklaşık 15. yüzyıldan beri Anadolu'da bilinmekle birlikte, özellikle 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaygınlaştı. Avrupa'da ise bir İngiliz gezgin aracılığıyla 'Turkish Delight' adıyla 18. yüzyılda tanınmaya başlandı. Daha önceleri bal ya da pekmez ve un bileşimi ile yapılan lokumun 17. yüzyılda 'Kelle şekeri' olarak bilinen rafine şeker ve nişastanın bulunup ülkeye getirilmesi sayesinde hem yapımı, hem de lezzeti değişti. Belgelerde bugün bildiğimiz anlamdaki lokumun mucidi olarak Ali Muhiddin Hacı Bekir adı geçiyor. Hacı Bekir, Kastamonu'dan yola çıkıp, İstanbul'da dükkan açmış ama Türkiye'nin lokumuyla ünlü başka yöreleri de var. Türkiye'deki en iyi 10 lokumcunun başını İstanbul'daki Hacıbekir çekiyor. Ancak İzmir'den Aydın'a, Safranbolu'dan Adana'ya kadar birçok kentte lokum üretiliyor. Özellikle Safranbolu'da lokumculuk kentin en önemli ekonomik ve turistik değerlerin başında geliyor. Bayramlarda daha çok tüketilen, Türk kahvesinin yanında tadına doyulmayan lokum, Türkiye'nin turistik değerlerinden biri aslında. Lokumun fıstıklısı, fındıklısı makbul. Ancak son yıllarda güllüden Hindistan cevizliye kadar farklı lezzetlerde lokumlar bulmak mümkün. Tabii Mersin'in 'cezerye'si ve birçok şehirde üretilen cevizli sucuk da vazgeçilmez lezzetlerin başında...