Sirkeci'de çorap satarak geçimini sağlayan 'Mili Amigo Birol', yetkililerin ilgi göstermemesinden şikayetçi. Milli Amigo sadece dışlanmamayı istiyor.
Yıllardır Milli Takım'ın peşinden dünyayı gezen 'Milli Amigo' anlaşılamamaktan yana dert yanıyor. Oysa Amigo Birol'un şimdi bir tek derdi var; Milli Takım..
Ülkemizin en ünlü amigolarından Birol, yaşadığı renkli ve futbol dolu hayata özlem duyuyor. İşte 'Milli Amigo Birol'un dünden bugüne yaşadığı sıradışı öyküsü...
* Neden hep Kırmızı-Beyaz ve elinizde Türk bayrağı? Ben bir tek şeyi sevdim; Kırmızı- Beyaz bayrağı ve Milli takımı..
* Herhangi bir takımın taraftarı değil misiniz? Hayır değilim. Kimse olamaz benim gibi. Ben Milli Takım taraftarıyım. Benim işim gücüm Kırmızı- Beyaz rengimiz ve Milli Takım.
* Futbolu çok mu seviyorsunuz? Hayır. Futbolu hiç sevmem.
* Nasıl yani? Neden bunca çaba? Milli Takım ve Kırmızı-Beyaz bayrağımız için. Ben bu Ay-yıldızlı bayrağımız ve Milli Takım için yaşıyorum.
* E peki bütün futbol maçlarında en öndesiniz? Hayır sadece futbol maçlarında değil. Voleybol, basketbol... Hangi branş olursa olsun ama milli takım olsun. Ben oradayım.
* Yani gönüllü Milli Takım taraftarısınız. Sadece taraftar değilim ben Milli Amigo'yum Pasaportunda mesleği Milli Amigo yazan başka birini tanıyor musunuz? Beni Mustafa Denizli hocama kafa atan Amigo Orhan'la asıl adı Vecdi Teker olan Birol'la karıştırıyorlar. Ben onların yaptığını yapmıyorum. Milli Takım hocasına kafa atılır mı kardeşim? Ya da sadece pankartlara yazı yazarak olur mu bu işler? Amigo tribünü coşturan adamdır.
* Siz nasıl yapıyorsunuz bunu? Kırmızı-Beyaz çektiriyorum. Milli Takım tribünlerindeyim hep.
* İlk ne zaman amigoluk yapmaya başladınız? 1970'lerde İtfaiye Voleybol Takımı'yla başladım. Sonra devam etti. Ben aşk ile yapıyorum bu işi. Ama şimdi her şey para olmuş. İstanbul eski İstanbul değil artık. Her şey para değildir.
* Para çok şeydir ama... Tamam öyle de ben Çolakoğulları sülalesindenim. Geniş bir ailedir. Varlıklı bir ailedir. Şimdi çorap satarak geçinmeye çalışıyorum ama Türk Ekonomi Bankası dayımın oğlunun. Babaannem babasının kardeşi! Olsun ben büyüklerimden sadece ilgi bekliyorum, samimiyim ben İnebolulu'yuz. Ama benim şehrim yok.
* Peki aileniz? Babam eksperdi. Annem de tütün fabrikasında çalışırdı. Şimdiki Has Üniversitesi TEKEL'di o zamanlar. Babam 1972'de öldü... Faili meçhuldür...
*Nerede yaşadınız İstanbul'da? Eyüp ve Fatih'te. Çok güzeldi o zamanlar ikisi de. İnsanlar dosttu o zamanlar. Komşuluk, insanlık, hörmet vardı... Şimdi her şey para olmuş. İnsanlar böyle konuşmasınlar birbirleriyle, dostluk hep önde olsun istiyorum. Uzak duruyorum çoğunlukla insanlardan...
* Neden? Çok acımasızlaştılar...
*Acımasızlaştılar mı? Vicdansızlaştı insanlar. İki kelime edemiyorsun. Ben kimseden para dilenmedim bu zamanA kadar. Olmuşlar dalga dubara. Ciddi bir şeyleri yok, bir şeyi tam sevemiyorlar. Avrupa'da bana gösterilen ilgiyi görseniz. "35. Yıl Şenlikleri" yaptım Avrupa'da. Her sene böyle bir şey olur oralarda. Ama burada herkes itiyor beni.
*Geçiminizi neyle sağlıyorsunuz? İtfaiyeden emekliyim ben. Sonra İsviçre'ye çalışmaya gittim. Orada Almanca öğrendim. Çat pat da İngilizce bilirim. Bildiğim beş kelimeyle Milli Takım'ın peşini geziyorum. Avrupa Maçlarında bütün kulüplerin yanında oldum.
*Ama bütün spor dallarında değil mi? Evet. O güreşçiler, boksörler birinci olup ellerini havaya kaldırmıyorlar mı? Hemen omzuma alıyorum onları. Çünkü onlar bayrağımızı göndere yükseltiyorlar. Ben de onları yükseltiyorum.
*Sizi kim dışalıyor? Can Çobanoğlu mesela Mili Takım'ın idmanlarına almazdı beni. Uzak tutardı. Ne olur ki onları izlesem? Ben izleyip de bir çıkar peşinde değilim ki. Yurt dışında insanları görünce nasıl güvenirim, anlatamam. Onlar orada gurbette. Bülbülü altın kafese koymuşlar yine vatanım demiş. Ama ortama çok üzülüyorum. Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi?
*Siz bir önyargıdan sıkıntılısınız? Evet beni anlayamadılar daha doğrusu anlamak istemediler. 1981'de bana 'sahtekar' dediler, arabamı sattım öyle gittim maçlara. Avrupa Kupası için sandalyelerde 43 gün yattım. Neler geldi başıma... İstemedi beni yöneticilerimiz. Halbuki ben onlardan sadece ilgi bekledim, sevgi bekledim. Osaka'dan Tokyo'ya trenle gittim. 10 saat yolculuk yaptım. Kafilelerin yanına yaklaştırmadılar beni.
- İşte Milli Takım zaferlerinden birinde Taksim Meydanı. Birol için bir platform oluşturulmuş. O da Kırmızı-Beyaz çektiriyor.
- Dönemin valisi Nevzat Ayaz'la Milli Takım üzerine konuşuyor. Tabii ki tribündeki Milli Takım üzerine. Birol'un tavrı meseleye nasıl eğildiğinin göstergesi.
- Amigo Birol Yavru Vatan'a yaptığı ziyaretinde dönemin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Rauf Denktaş'a Milli Takım'- la ilgili çalışmalarını anlatıyor.