Halen İstanbul Valiliği İl Basın ve Halkla İlişkiler İl Müdürü olan Gazeteci-Yazar Nazır Şentürk, İstanbul'da görev yapan valilerin yaşamlarını bir kitapta bir araya getirdi.
Hakan Dilek, Nazır Şentürk'le bu kitabın ortaya çımış hikayesini, eski İstanbul'u ve yakın tarihimizi konuştu. İşte karşınızda zevkle okuyacağınız Nazır Şentürk röportaj....
* Bir yazar olarak yolculuğunuz ilginç duraklarla dolu... Evet ben yazmaya ilk Hasan Pulur'a gönderdiğim mektupla başladım.
* Ne mektubuydu bu? Ah Benim Ekmek Teknem; Diplomam şiirini yollamıştım Hasan Pulur'a. Onur Kumbaracıbaşı o zaman Ankara Ticari İlimler Akadamesi Müdürdüydü ve diplomam onun imzasından çıkmayı bekliyordu. Yıllar olmuş o imza atılamamıştı.
* Öykücülüğünüz de var... Evet bir zaman sonra öykü yazmaya başladım. Kısa kısa öyküler.
* Edebiyata ilginiz nereden geliyor peki? Çok okuyorum. Şiiri çok seviyorum. Aslında işimi çok seviyorum. Oktay Akbal'ın üslubu, Sait Faik'in, Aziz Nesin... En etkilendiğim yazarlardır. Ve ben bu işe aslında masal anlatarak başladım. Yarışmalara katılırdım sürekli. Bir gün Aziz Nesin, "Yarışmada kazanmak için yazıyorsan hiç yazma. Önce kendin ve okuyacaklar için yaz" demişti.
'DOĞULUYUM BEN'
* Masalcı ağabey gibi mi? Doğuluyum ben. Ve Doğulular'da bu masal geleneği yaygındır. Anlatım güçlüdür oralarda. Uzun kış gecelerinde böyle bir alışkanlık edinmiştim. Bana da geçmiş bu. Ve yakın zamanda yazdığım Küçük Kırmızı Karınca öyküsü UNICEF'ten ödül aldı. Zaten şu anda UNICEF'in gönüllü temsilcisiyim.
* Küçük Kırmızı Karınca öyküsünü kitaplaştırdınız daha sonra.. Nevşehir'de çocukken karıncaların önüne manialar koyar sonra da onların o engelleri aşmasını seyrederdim. Çok zevk verirdi bana bu. Bu öykü de buradan doğdu aslında. Ve kitabı Prof. Nazan Erkmen resimledi. UNICEF'ten 10 bin YTL ödül kazandı kitabım ve Haydi Kızlar Okula kampanyasına bağışladım.
* Kitaplarınız sadece öykülerden oluşmuyor... Evet. Araştırmalarım da var. "Bab-ı Ali'de Sadrazamlar" kitabım var, "İstanbul Valileri" var ve son olarak da "Başbakanlarımız" kitabım çıkacak. Yaşayan yaşamayan bütün başbakanlarımızın hayatlarını yazacağım.
* Siyasi hayatlarını mı anlatacaklar?
Sadece siyasi yaşamlarını değil. İnsan olarak bilinmeyen yanlarını, özel yaşamlarındaki anekdotlmarı toparlıyorum. Özellikle Süleyman Demirel çok yardımcı oluyor. Bana onlarca kitap ismi verdi ve bunları okuduktan sonra "Söyleşi yapalım" dedi.
* Ne tür kitaplar bunlar? Tümünü sayamayacağım ama kendisinin ne kadar dolu bir insan olduğunu anlıyorsunuz konuşurken. O birikimin üzerine söyleşi yapmak istiyor. Ve isteği o ki; kendisine sorulmamış olanları dahi sormamı istiyor.
DEMİREL'İN İSTEĞİ
* Ne demek bu? Belli ki bir şeyleri açıklamak istiyor, anlatmak, paylaşmak istiyor. Bunun paylaşma isteğine denk düştüğünü düşünüyorum. Biriktirdiği ne varsa onları paylaşmak....
* Başka isimler de olacak değil mi? Mesela rahmetli Ecevit için eşi sayın Rahşan Ecevit'le söyleşeceğim.
* Bizim tarihimiz biraz zor bir tarih değil mi? Biraz entrikası bol bir tarih... Özellikle Bab-ı Ali'de... Sadrazamlar, birbirini vuran akrabalar, aynı kadroda ama çatışan politikacılar, devlet görevini ifa ederkenki huzursuzluklar...
* Neden böyle bir çalışma yapma isteği duydunuz? Bu binanın tarihi dokusu etkiledi beni. Bütün hükümetler bu binadan gelip geçmişler Osmanlı'dan bu yana... Büyük olaylar, dönüşümler yaşanmış burada. Etkilenmemek mümkün değil. 208 yıllık bir geçmişten söz ediyoruz. Osmanlının ilk kamu binası şimdi valilik binamızla dolu.