Deniz kabuğunu çatlatıp, kırıp içinde saklı olanı görmek için sordum, dinledim. Ve söyleşi boyunca onu böylesine sakin, dingin, huzurlu, mutlu görünce eskilerin kerametli lafını hatırladım:.
"Denizler dalgalanmadan durulmaz" dedim. Onayladı. Sonra kabuğunu, "Hem de nasıl doğru laf" dedi. Sonra da taksitli söyleşimize başladık. "Bu işin taksiti mi olur?" derseniz yanıtı aşağıdaki muhabbetin içinde saklı:
* Şu kabarenizi yaptığınız Magic Life Oteli var ya. Onun yerinde Bağla Koyu'nun koca bir kumsalı vardı eskiden. Benim evim ahanda şu otel binasının ardında, denize en yakın evdi. - Çok değişti yani...
* Hem de çok. - Ama çok güzel bir tesis burası. Kabare yaptığımız bu salon da depoymuş. Ali Abi (Poyrazoğlu) aylarca gıdım gıdım uğraşıp böyle muhteşem bir atmosferi yarattı ekibiyle.
VİZE NASIL ALINDI? * Sen de ekiptesin artık. "Torpille geldin, ünlüsün de geldin" diyemez kimse. Çünkü bilirim Ali'ye sökmez öyle şey. Anlattı bana ne hevesli, yetenekli ve çalışkan olduğunu... - Bu oyundan önce "Sadece Arkadaşız" oyununda oynayarak başladım biliyorsun abi. Tiyatroya çok sevgim, saygım vardı ama yine de cahil cesaretiyle ' 'Haydi tiyatro yapayım' diye atlamadım bu işe. Günlerce süren okuma provalarından sonra hem oyuncu arkadaşlar hem de ustam Ali Poyrazoğlu'ndan 'olur' vizesi alabilmiştim.
* Nasıl hissediyorsun kendini sahne üzerinde? - Anneliği daha tatmadım ama 'En güzel duygu' diye tarif ederler hani. Sanırım bir de bu duygu yaklaşır annelik hazzına.
* Podyumlar, canlı yayın sunuşları da bir anlamda sahne üstü sayılır. Niye bu kadar köpürdü duyguların? - Çünkü burada tekst hariç her şey sahici. Oyunda rol yapıyorsun ama ortam gerçek. Seyirci niyet etmiş, bilet ayırtmış, çoluk çocuk yola çıkmış, gelmiş seni seyrediyor. Yalanı dolanı yok. Beğeniyorsa alkışla, tezahüratla belirtiyor bunu. Beğenmediği zaman da eğip bükecek hali ve gereği yok. Burada kameraların, mikrofonların, birilerinin aracılığı yabancılaştırması yok. Bire bir, yüze yüz hedef kitlenin karşısındasın.
* Burası oyun bitiminde nasıl bir yer olup çarpıyor gözüne yüreğine? - Salon boşalınca alkış kokar burası. Hüzün, kahkaha, duygu kokar. Sinmiştir çünkü.