Özsaygısını yitirmiş kişiler, kendilerinden üst mevkilerdeki insanlarla yan yana durmaktan kaçınır. İmaj değiştirme çabalarıysa özsaygının onarılmasını mümkün kılmaz.
Her korku biçimi kendine özgü yeni savunma mekanizmalarını yaratır ve savunmalar bir koruma ağını oluşturur. Şimdi bu bağlamda size iki soru soracağım; niçin insan anlaşılmaktan korkar? Neyin anlaşılmasından korkar ve anlaşılma durumunda korktuğu şey nedir? İlk soruyu verdiğim örnekteki vaka da anlaşılacağı gibi kişinin bir sınama durumunda açığa vurulma korkusundan ötürü öfkelenmesi ve korku içinde saldırgan bir konum alması idi. İkinci durumu ve soruyu yanıtlamak için, koruyucu davranıştan gelen bir başka korkuyu saygısızlık, küçük düşürülme ve alaya alınma korkusunu ele almamız gerekli olacaktır. Küçük düşürülme korkusu yaralı ve acı çeken özsaygı duygusunun varlığından kaynaklanmaktadır. Diğer bir deyişle zayıflayan özsaygı aşağılık duygusuna ve hatta kompleksine yol açmaktadır. Burada kişi her ne kadar kadar imaj tazelemeye yönelik çalışsa da yaralı olan özsaygının bu yolla onarılmasını mümkün kılmaz ve bu tür çabalar özsaygıya derinlemesine bir yara açacağı kesindir.
SALDIRGANLIK... Gerçekçi bir özsaygı düzeyi düşerken, gerçek dışı ve yanlış bir gurur sürekli bir yükselişe geçmeye başlar. Genel olarak bu tür vakalarda sıkça rastlanan olgunun kişinin kendisine bir düşman bile kazandığı ve bu bağlamda öz benlik çerçevesinde oluşan saldırganlık meşrutiyetlik kazanır. Bu tür insanlar başkalarından bir şey bekleme ve kendine yüksek amaçlar saptamaya cesaret edemezler. Herhangi bir konuda kendilerinden daha üstün gözüken insanlara yaklaşmaya onların yanında yeti ve becerilerini ortaya koymaya korkularından ötürü yeltenemezler. Tanımladığım bu korkulardan ötürü benzer yoğunlukta yaşanan değişim korkularıdır. Değişim ve değiştirme korkularının nedeni kişinin daha kötü bir duruma geleceği korkusudur.