Onunla ilk kez Açıkhava Tiyatrosu'nda "Çalıkuşu" oyununun provalarında tanışmıştım. Ben bir TV kanalı için "Yüzümüzü Güldürenler" belgeseli hazırlamakla meşguldum ve Suna Pekuysal'ın da bu seri içinde yer almasını arzu ediyordum. Beni çok iyi karşıladı ve böyle bir projede yer almaktan da mutlu olacağını belirtti. Daha sonra da oyuna davet etti. Suna Hanım "Çalıkuşu"nda tecrübeli bir öğretmeni canlandırıyordu. Daha sahneye adımını attığı anda seyirciden alkışı aldı. O zaman, "İşte gerçek sanatçı, işte gerçek sevgi" diye düşündüm. Daha ismi duyulduğunda insanın yüzüne bir gülümseme konduran Suna Pekuysal, çocuk yaştayken "Artist Aranıyor" oyunu ile Darülbedayi sahnesine çıkar. Çok şanslıdır. Çünkü, dönemin en büyük isimleri Muhsin Ertuğrul, Bedia Muvahhit, Cahide Sonku, Şaziye Moral gibi isimlerin yanında pişer. O bir sanatçıdır ve hiçbir şekilde rol ayırmaz.
'Küçük Hanımefendi'... Hatta küçücük rolleri yeteneği ile büyük rol haline dönüştürür. Örneğin, "Gelin" oyunundaki "Afedersiniz matmazel, geçiyordum da" cümlesi ile adeta oyunun yıldızı olur ve dönemin ünlü eleştirmeni Tunç Yalman'dan olumlu eleştiriler alır. Tiyatro sahnesinde bunca popüler olan Suna Pekuysal'ı Yeşilçam keşfetmekte gecikmez ve 1955 yılında ilk sinema teklifini Osman F. Seden'den alır ve "Kanlarıyla Ödediler" filmi ile sinemaya geçiş yapar. Daha sonra "Yaprak Dökümü", "Otobüs Yolcuları", "Kızgın Delikanlı", "Berduş","Altın Kafes" gibi filmlerde karakter oyuncusu olarak rol alır. Ama asıl ününü Nejat Saydam'ın, Suna Pekuysal'daki komedi yeteneğini keşfetmesi ile kazanır. O artık Belgin Doruk ve Ayhan Işık'lı "Küçük Hanımefendi" serisinin çılgın hizmetçisi, esas kızın kankasıdır. Onsuz bir "Küçük Hanımefendi" kesinlikle düşünülemez. Suna Pekuysal emekli oluncaya kadar İstanbul Büyükşehir Belediye Şehir Tiyatrosu'nda görev yapar. Hatta emekli olduktan sonra bile konuk olarak burada sahneye çıkmaya devam eder. Sanatçı, tiyatrodaki bu zorlu maratona rağmen TV dizilerinde ve müzikallerde rol almaya almaya başlar. 1980'li yıllarda tek kanallı dönemde "Tatlı Çarşamba" adlı sitcom ile popülerliğini TV ekranına taşır. Yine aynı dönemde Egemen Bostancı'nın sahnelediği "Nükhet Duru Show", "Sait Hopsait", Geceye Selam", "Neşe-i Muhebbet" müzikallerinde rol alır.
Lüküs Hayat Efsanesi 1984 yılında sahneye konan "Lüküs Hayat" müzikalinde Zihni Göktay ile sahne alır. Müzikal o kadar beğenilir ki sanatçı; "Boncuur efenim boncuur", "Seni ya lord ya da mort ederim" repliklerini aralıksız tam 14 yıl boyunca söylemek durumunda kalır. Bu başarısı ile hem efsane haline gelir, hem de Şehir Tiyatroları'nda kırılması zor bir rekora imza atar. Muhteşem ikili en son "7. Afife Tiyatro Ödülleri"nde sahne alarak "Lüküs Hayat"tan şarkılar söyler. Değerli sanatçı son yıllarında "İnce İnce Yasmince", "Süper Baba", "Ekmek Teknesi" gibi dizilerde sevenleriyle buluşur ama "Yeter Anne" ile hayranlarıyla adeta aşk tazeler. 2003 yılında SİYAD'ın Emek Sineması'ndaki gecesinde Yılmaz Erdoğan'a "Vizontele Sunaaa yapar mısın" diye seslenir. Sanatçı en son Okan Bayülgen'in "Pudra" isimli projesinde "Ekmeğim, suyum, aşım, havam, her şeyim tiyatro" sözleriyle yer alır. Türk Tiyatrosu'nun çınarı Suna Pekuysal kalça kırığından kaldırıldığı hastanede kalp yetmezliği sonucunda hayat sahnesinden ayrılır. O çok sevdiği alkışlar, bu kez hüzünlü bir şekilde en son Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde duyulur. Özkan Binol obinol@takvim.com.tr