Fantastik sinemanın baş aktörü İrfan Atasoy sinemamızda çizgi roman kahramanlarını canlandırdığı Yeşilçam dönemleri anlatıyor.
Siz hangi çizgi roman kahramanlarını canlandırdınız? Süperman, Killing, Casus Kıran, Kızılmaske, Maskeli Şeytan... Aklına ne gelirse hepsini yaptım ben 'Killing İstanbul'da'yı yaptık yer yerinden oynadı.
* Sinemaya ilginiz ne zaman başladı? Askerdim, 21 yaşındaydım. Sinemaya tesadüfen girdim. Önce senaryo yazımıyla başladım.
* Daha önce neler yapıyordunuz? Adanaspor'un kalecisiydim. Serseriydim. Bağlarda dolaşan, Adana'da bağlardan çalıp meyve-sebze satan bir adamdım. Yılmaz'la (Güney) beraberken de yapardık. Pazarlarda çalışırdık. Çaldığımız erikleri satıp kazandığımız parayla sinemaya giderdik. Bir film şirketine girdim Adana'da sonra.
* Ve sinemayla tanışmanız bu zaman denk düştü... Camları siliyor, çay getir-götür işlerini yapıyor ortalığı temizliyordum. 30 liralık adam ne yapar. Daha sonra aynı şirkette daktilo yazmayı öğrendim. Oradan da askere gittim.
İSTANBUL MACERASI * Askerlik dönemi yazmaya başladım demiştiniz... Sıcak iklim çocuğuyum ama soğuk bir yere düştü askerliğim. Bütün düşüncem o soğuktan nasıl yırtarım? Ressam istediler 'Ressamım' dedim, marangoz istediler 'Marangozum' dedim.
* E becerebiliyor muydunuz işleri? Yoo, bir tane laz bulmuştum. Ona yaptırıyor 'Ben yaptım' diyordum. Derken bir gün makinist istediler 'Ben makinistim' dedim. Komutan bir gün bozulan bir tankıM makine parçasının tamiri için İstanbul'a gitmemi söyledi.
* Sonra İstanbul'da nasıl kaldınız? Ayarladık bir şeyler ve kaldık. Bir film şirketi sahibinin yanına gidip gelmeye başladım. Bir gün bir adam çantası elinde girdi içeri. Senaryo yazdıracakmış. Hemen 'Ben yazarım!' dedim. 20 lira da para verdi adam. O parayla AdanaDemirspor- Galata maçına gittim. Ertesi güne de daktilonun başına oturup 67 sayfalık senaryo yazdım.
* Peki siz senaryo yazmayı nereden öğrendiniz? Müthiş bir sokak kültürüm var. Korkunç bir hayal gücüm vardır. Şimdi bizinle sohbet ettikten sonra oturup bir hikaye çıkarabilirim. Her şeyi sinema gibi görebilirim ben. O anı sinemaya uyarlarım hemen. Senaryo dediysem de öyküler yazıyorum o zaman. Ben filmlerimde hiç senaryo yazmadım. Her şey film setinde olurdu.
* Nasıl yani? Yabancılarla çalışırken bile böyle yaptım ben.
* Ama sadece çizgi roman kahramanları değil. Başka filmler de yapmışsınız Ben 'Topal' filmini izlemiştim mesela Topal, İblis, Yılmaz Güney'le yaptığımız İnce Cumali... Sosyal içerikli filmlerdi bunlar 14 film yaptım Yılmaz'la. Çok korkunç izleyicim vardı. Beni seyretmeyen 35 yaş üstü adam yoktur Türkiye'de.
* Peki siz nasıl karar verdiniz fantastik film yapmaya? İstanbul'a geldim ve iyi film yapmak istiyorum. Öyle iyi öyküler var ki elimde ziyan olsun istemiyorum. Türkan Şoray yok, Fatma Girik sözleşmeli, Hülya Koçyiğit'in anlaşması var. Ben de karar verdim fantastik film yapmaya.
* Ne zor hareketlerdi yaptıklarınız... E çalışınca oluyor. Bir trapezciyle evlendim zaten; Pakize Yankı...
* Hatta Semiha Yankı ile bir filmde de oynamıştınız... Evet baldızım benim Semiha. Hamal filminde beraber oynadık.
YILMAZ GÜNEY'İN ARKADAŞI * Sosyal içerikli filmler neden? Yılmaz Güney'in çocukluk arkadaşıyım ben. Bizim böyle bir rüyamız vardı. Yoksulların, garibanların hayatını anlatacaktık. Sonra Yılmaz politik sinemaya kaydı. Umut filmiyle başladı. İyi de yaptı bence.
* Peki şu fantastik filmlerinizdeki zor sahnelere dönelim... Bir köprünün üzerinden trenin üzerine atlayacağım. Tren geçti, gözüm kesmedi yapamadım. Trenin üstüne atlayıp pencereden içeri gireceğim ve düşmanı alt edeceğim. 2000 kişi toplanmış aşağıda; hepsi merakla bekliyor, alkışlayacak
* Nasıl 2000 kişi? Neden bekliyorlar? Onlar filmin çekimini izleyen kalabalık.
* Sonra? İkinci tren geçerken atladım ama tavanı delindi vagonun. Sonra pencereden girme sahnesini iptal ettik ve damdan girip düşmanı ortadan kaldırmış oldum. Türkiye'nin her yerinde patlama yapmıştı o film. Hani şimdi diyorlar ya 34 milyon film izledi diye. 10 milyon kişi izliyordu filmlerimi.
* Bu filmlere ilgi neden bu kadar fazlaydı? Mesela o Killing serisi... Diyorum ya yer yerinden oynamıştı. Killing İstanbul'da, kökeni yüzyılın başlarındaki Fransız edebiyatının mihenk taşlarından Fantoma serisine dayanan kostümlü ve maskeli anti kahraman türü ile farklı bir geleneği temsil eden ilginç bir çalışmaydı. Sonra herkes Killing oldu.
* Çocuktum. Bizim kasabada zayıf olanlara Killing denirdi. Halk sevmişti bu tipleri. Kendi dünyalarında yok ama fantastikliği de buradan geliyor işte. Garip tabii ki. Değişik bir şeyler arıyor insanlar.
* Kimler oynadı bu kahramanları? Cüneyt Arkın Süpermen oldu mesela. Sonra Dünyayı Kurtaran Adam oldu. Kartal Tibetli Tarkan, Karaoğlan başladı Levent Çakır Zago'u oynadı. Süleyman Turan Swing'i... Sonra da avantür filmler başladı.
* Herkes Kiling olunca mı? Evet. Aynen öyle oldu. Ben de Belanın Kralı, Kara Cellat gibi filmler yapmaya başladım. Atlıyor, zıplıyor, vuruyor, kırıyordum. Taklitler çoğaldı ve ben çektiğim filmlerden tat almamaya başlayınca bıraktım Yeşilçam'ı...