VURGUNDA YİNE BİRLEŞTİLER
Her gün yeni bir skandala tanık olduğumuz Akfırat ve Orhanlı'nın 'cin' belediye başkanlarının yeni bir ittifakıyla karşı karşıyayız. Cumhuriyet tarihinin en büyük arazi yağmasının yaşandığı 2 beldedeki yeni vurgun, Tepeören Köyü'nün sahte haritalarla orman köyü statüsünden çıkarılıp mahalle yapılması...
YARGI KARARINI HİÇE SAYDILAR
Akfırat Belediye Başkanı Hilmi Yıldız ile Orhanlı Belediye Başkanı Cemil Ekşi, Tepeören arazisi için anlaştı ve 657 parselde bulunan 150 dönümlük devlet ormanını haritalar düzenleyerek 95 kişiye sattı. Maliye Bakanlığı, davayla ilgili açtığı davayı kazandı, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi arazinin Hazine'ye ait olduğuna karar verdi ama iki başkan 'Yılmadı' yargı kararlarını hiçe sayarak köyü mahalle yaptı.
***
İki başkan orman arazisini de sattı
Akfırat Belediye Başkanı Hilmi Yıldız ile Orhanlı Belediye Başkanı Cemil Ekşi el ele verdi... 150 dönümlük Tepeören Köyü'nü sahte haritalarla 'orman köyü' statüsünden çıkartıp 95 kişiye sattı....
Orhanlı Belediye Başkanı Cemil Ekşi ve Akfırat Belediye Başkanı Hilmi Yıldız yine el ele... Ancak bu kez yaşananlar "Pes" dedirtecek cinsten. Cumhuriyet tarihinin en büyük arazi yağmasının yaşandığı Akfırat ve Orhanlı'da yeni vurgun, Tepeören Köyü'nün sahte haritalarla "orman köyü" statüsünden çıkartılarak mahalle yapılması...
ORMAN MI, MAHALLE Mİ? Orhanlı'ya bağlı bir orman köyü olan Tepeören, 2004 yılında mahalle oldu. Ancak Tepeören'in "orman köyü" olmadığına karar verilmesi süreci oldukça sancılı geçti. Bu konu çok önemliydi çünkü, "orman köyü" statüsünün devam ettiğine karar verilirse, Orhanlı Belediyesi burada hiçbir imar planı ve uygulaması yapamayacak, inşaat ruhsatları veremeyecekti. Çünkü yasaya göre, bağlı oldukları belediyeler, bu köylere sadece temizlik, sağlık gibi hizmetleri götürmekle yükümlüydü. 'KÖY DEĞİL!' 09.08.2004'te Tuzla Kaymakamı Fahri Keser, Tarım İlçe Müdürlüğü'nden "Tepeören Köyü'nün 'orman köyü' olup olmadığının çok acele" bildirilmesini istedi. 16.8.2004'te gelen cevap ilginçti: "Tepeören, Kartal Orman Bölge Şefliği'nden telefonla alınan bilgiye göre orman köyü değildir." Ancak Orman Bölge Müdürlüğü, şefliğin telefonla verdiği bu cevaptan tatmin olmamış ki bu kez Alemdağ Orman İşletme Şefliği'ne kendisi sormuştu. Müdürlüğün 20.08.2004 tarihli cevabı kısaydı: "Tepeören Köyü, Orman Kanunu'nun 32. maddesine göre orman köyüdür." İki farklı cevap alan Bölge Müdürlüğü, bir inceleme yaptırdı. 24.08.2004 tarihinde yaptırılan incelemenin sonucu, 25.8.2004 tarihinde Valilik'e bildirildi: "Tuzla Kaymakamlığı'nın Tepeören mülki hudutlarını gösterir haritasının incelenmesi sonucunda mülki hudutlarında devlet ormanı olmadığından orman köyü olarak değerlendirilemeyeceği kanaatindeyiz." Raporu dönemin Kartal Orman İşletme Şefi Ömer Furtun imzaladı. Tepeören, bu inceleme raporuyla orman köyleri listesinden çıkartılarak mahalle yapıldı. Tepeören için "Orman Köyüdür" ya da "Değildir" diyen kurumların aslında hepsi haklıydı. Çünkü onlar kendilerine gönderilen Tuzla Kaymakamı Fahri Keser onaylı, kaşeli, imzalı haritalara göre karar veriyordu. Ancak bilmedikleri, ortada iki haritanın olduğuydu. Birincisinde, Dikilitaş mevkiinde bulunan devlet ormanı bölgesi açıkça görüldüğü için Alemdağ Orman İşletme Müdürlüğü tereddüt etmeden "Orman köyüdür" demişti. Oysa sonradan bu harita ortadan kalkmış, onun yerine devlet ormanının bulunduğu Dikilitaş mevkii silinip atılmıştı. Yani koskoca devlet ormanı haritada buhar olup uçmuştu. Diğer kurumlar da bu yüzden "Orman köyü değildir" diye karar vermişti... Bu arada, Orhanlı ve Akfırat arasındaki Tepören kavgası hukuken sonuçlanmış ve bölge Akfırat'a -Tabii ki mahalle- olarak bağlanmıştı. Uyanık Başkan Cemil Ekşi, Tepeören'in bütün imar planlarını yapmış, bölgenin bire bin veren arazilere dönüşmesini "başarıyla" tamamlanmış ve Hilmi Yıldız'la paylaşmıştı bile... Gerçi Ekşi bu planları yaparken burası hâlâ bir köydü. Ayrıca Ekşi'nin değil yağmalama, plan yapma yetkisi bile yoktu ama olsun! "İstim arkadan gelsin" misali; önce planlar yapıldı, arkadan bölge "orman köyü" statüsünden çıkartılıverdi. Nasıl mı, sahte haritalarla! Başkan Hilmi Yıldız'ın yakını Ahmet Çetin, belediyeden hisseli olarak aldığı 657 parseldeki yaklaşık 20 dönümlük payını başka bir kişiye satmak isteyince; Tuzla Tapu Sicil Müdürü Yaşar Güngörmüş, Akfırat Belediye Başkanlığı'na 11.5.2005 tarihinde bir yazı yazarak "Satışı istenen yer üzerinde orman şerhi vardır" deyip söz konusu yerin imar planında nerede kaldığının bildirilmesi istedi. Hilmi Yıldız, 12.5.2005 tarihinde yazdığı cevapta, "Oraya 16.06.2004 tarihli 2., 3. etap nazım imar planı değişikliği yapıldı. Satışta mahsur yoktur" dedi. Yani, devletin tapu müdürü, üzerinde "orman şerhi" bulunan arazinin satış işlemini yaptı.
HAZİNE'DEN DAVA Ancak Maliye Bakanlığı, 657 parselde bulunan 150 dönümlük devlet ormanını iki başkanın birleşip el birliği ile sattığı kişilere kaptırmamakta kararlıydı. Bakanlık, 30.04.2007 tarihinde Tuzla Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 657 parselin parça parça satıldığı 95 kişi için tapu iptal davası açtı. Dava dilekçesinde Hazine Vekili Mehtap Köseali, "Dava konusu edilmiş alan, 3116 sayılı yasaya göre devlet ormanı olarak tahdit edilmiş ve tapuya tescil edilmiştir. Kaldı ki burası orman alanından çıkartılmış olsa bile arazi şahıslara satılamaz, tapunun Hazine adına tescili gerekir. Bu sebeple şahıs tapularının iptalini talep ediyorum" dedi.
YARGI KARARI DA VAR Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, 2007/3836 esas No.'lu kararıyla, Tepeören mülki sınırları içinde kalan orman arazilerinin orman vasfını yitirmiş bile olsa şahıslara ya da belediyeye tapulandırılamayacağını, buraların Hazine adına kayıtlı olduğunu hükme bağladı. Tüm bunlara karşın, sahte haritalarla yok edilen bir devlet ormanını da içine alan bir imar planı Cemil Ekşi tarafından hazırlandı, buradaki "olmayan" araziler hisseli olarak el birliğiyle satıldı. Devletin tapu müdürü üzerinde orman şerhi olduğunu bilerek bu satışlara onay verdi ve Tepeören "orman köyü" statüsünden çıkartılarak mahalle yapıldı.