Günde 3 fincan kahve için
***
Günde 3 fincan kahve riski azaltır
Sigarayı bıraktıktan sonraki 1 gün içinde, kalp krizi geçirme olasılığı yarı yarıya düşer... Bilinenin aksine, belli miktarda kahve de kalp-damar hastalıklarının oluşumunu engeller.
Sigara, kalp kasının oksijen ihtiyacında artmaya ve koroner damarlarda spazm dediğimiz büzüşmeye yol açarak kalp krizi riskini artırır. Sigarayı bıraktıktan sonraki 1 gün içinde, kalp krizi geçirme riski yarı yarıya azalır. Yaklaşık 4 ila 10 yıl içinde de sigara içmeyen biriyle aynı seviyeye gelir. Kahve ve çay tüketimiyle hepimiz belli miktarlarda kafein almaktayız. Yapılan bir çalışmada, günlük 3 fincan kahve tüketiminin kalp-damar hastalığı riskini azalttığı belirlendi. Kahvenin bu yararlı etkisi, miktarı artınca tersine dönmekte, risk daha da yükselmektedir. Kahvenin şeker hastalığı ve kalp-damar hastalığı riskini azaltıcı etkisinin nedeni bilinmemektedir. Kahvede ve siyah çikolata da bulunan antioksidan flavonollerin bu yararı oluşturabileceği ileri sürülüyor. Fazla alkol tüketimi de damar sertliğini hızlandırmakta ve kalp krizi riskini artırmaktadır.
Kalp krizi geçiren bir kişinin, bundan sonra nelere dikkat etmesi gerekir?
Sigara içiyorsak terk etmeliyiz, düzenli egzersiz yapmalı, sağlıklı az yağlı yiyecekleri tüketmeliyiz. Kalp krizinden sonra düzenli egzersiz olarak yürüyüş yapılabilir. Diğer egzersizleri hastaların doktoruyla görüştükten sonra yapması veya başlaması daha doğrudur.
Kalpteki her çarpıntı dikkate alınmalı mıdır? Hayır her çarpıntı dikkate alınmamalıdır. Çünkü, kalp çarpıntısı çoğunlukla sinirsel bir durumdur; kişinin ya kalp hastalığı korkusuyla ya da duygusal bozukluklar sonucu, kendi kalp etkinliğiyle aşırı ilgilenmesi sonucu ortaya çıkar. Uzun süren, kalp hızının genelde çok yüksek seyrettiği (dakikada 150 ve üzeri), bayılmanın veya tansiyon düşüklüğünün eşlik ettiği çarpıntı durumlarında mutlaka sağlık merkezine başvurulması uygun olacaktır.
Stres ve üzüntü kalp krizi geçirme nedenleri arasında mıdır? Kalp hastalığından ani ölüm vakalarının, kişilerin gerilimli dönemler yaşadığı, depresif yakınmaların olduğu dönemlerle paralellik gösterdiği tespit edilmiştir. Stresle birlikte sempatik sinir sistemi çalışmasında artış olmakta, vücutta fazla miktarda adrenalin salgılanmaktadır. Bunun salgılanması da kan basıncı, kalp atim ve solunum sayısını artırmakta, kan seker düzeyini yükseltmektedir. Bu tablo uzun sürdüğü takdirde, koroner damar daralmaları ile kalp dokusundaki kanlanmada azalmalara, enfarktüslere, kalp yetmezliklerine, kalp atımlarında düzensizliklere, yüksek tansiyona ve beyin-damar hastalıklarına yol açmaktadır.
Dr. Fatih Tekiner / Bahçelievler Medical Park Kardiyoloji Uzmanı