İstanbul Kadın Ressamlar Derneği ismi tarihin sayfalarında bulunamayan Mihri Müşfik Hanım'ın izini sürüyor. Dernek Başkanı Nilgün Sarp ile resim tarihimizin 'Ölü Kelebek'i üzerine akıllardan çıkmayacak bir söyleşi yaptık.
Öncelikle sizi üzerinde çalışmaya iten neden için konuşalım; Mihri Müşfik kimdir? Türk Sanat Tarihi için önemlidir... 1928'de Times Dergisi'ne konu olan ilk Türk kadınıdır Mihri Müşfik Hanım... Osmanlı hanedanından ve Atatürk'ün ilk portresini yapan ressamdır. Papa'nın resmini yapan ilk kadın ve ilk Türk ressamdır. O güne kadar kızlar Sanayi Nefise'yle yani Güzel Sanatlar Akademisi'ne gidemezken Mihri Hanım İtalya'da akademi eğitimi alıyor Zonaro'dan. Donanımlı eğitimli ve yetenekli bir kadın ressam. Ne yazık ki değeri anlaşılamamış ve gereken önem verilmemiştir.
* Derneğinizin amacı da bu yönde mi gelişti? Aslında onun en büyük hayali kadınların da eğitim görebileceği bir güzel sanatlar okulu kurabilmekti ama projesi yarım kaldı. İstanbul Kadın Ressamlar Derneği onun yarım kalan projesini devam ettirebilmek için kuruldu.
* Kurmayı düşündüğü okuldan söz edebilir miyiz? İnas Sanayi Nefise Mektebi kadınlar için özel bir sanat okuludur. Sultan Reşat döneminde 1. Dünya Savaşı döneminde açılıyor. O günlerin tutucu dünyası kızlar için açılan bir okula yine bir bayan öğretmeni uygun bulmuş. Bu bile büyük bir ilerleme o zaman için. Mihri Müşfik o okulun bir odasında dersler verdi.
* Öncü bir rol üstleniyor yani... Bakın tiyatroda Afife Jale ne ise resimde de Mihri Müşfik Hanım odur. Meşrutiyet devri ressamlarındandır ve ilk kadın ressamımızdır.
* Papa'nın portresi de çalışmaları arasında demiştiniz... İtalya'da daha önce eğitim alıp Türkiye'ye dönüyor. İkinci gidişinde İtalyanlar'ın milli kahramanı ve şairi Gabriel D'aninzio'nun portresini yaparken geliştirdiği dostluğu onu Papa'ya uzanan yolun başına getirmiş ve sonunda Papa'yı resmetmeyi başarmıştır.
* Peki Türkiye'de kimlere ders veriyor Mihri Hanım? Bülent Ecevit'in annesi Nazlı Ecevit, Şakir Paşa ailesinden Fahrinnüsa Zeid ve Aliye Berger... İlk öğrenciler onlar. Beyazıt'ta Zeynep Hanım Konağı'nın iki odası kendisine bu eğitimler için veriliyor. Cağaloğlu'ndaki İstanbul Kız Lisesi'nde sürüyor dersler. Cumhuriyet'in ilanından sonra da erkek-kız birlikte başlıyor zaten dersler.
* O dönemin sanat çevresinin de önemli isimlerinden... Edebiyat dünhyasında da çok tanıdığı var. Örneğin Tevfik Fikret'le çok yakın arkadaşlıkları var. Hatta Tevfik Fikret öldüğünde maskını çıkarıyor. Şu anda Aşiyan'daki müzede sergilenin maskı Mihri Müşfik Hanım yapmıştır. Bu da ülkemiz için bir 'ilk'tir.
* Ama ismini hiç görmüyoruz sanat tarihimizde... Atatürk'ün yağlı boya resmini yapan ilk Türk'tür ve ilk Türk kadın ressamdır Mihri Hanım.
* Yurtdışına çıkışı hangi nedenlerle olmuş? Sanat çalışmaları için İtalya'yı saymazsak Amerika'ya New York'a gidişi biraz zorunluluktan. Orada da durmamış, resimlerine devam etmiş ve yöresel kıyafetlerin içinde yapmış bunu. Paris'te de sanat çalışmaları yapmış. Bütün bunlar hem edebi açıdan hem resimsel açıdan kendisini geliştirme amacını güdüyor. Bunda da son derece başarılı olmuş bir kadındır Mihri Müşfik. New York kimsesizler mezarlığına defnedilmiş öldüğünde..
* Bu kadar büyük ve geniş bir sülalenin mensubuyken... Bütün güçlüğüne rağmen oralarda sanat hayatını devam ettirmek bilgisine bilgi katmak istemiştir Mihri Müşfik. O yıllarda oralarda yaşamak her kadının tek başına becerebileceği bir şey kaldırabileceği bir yük değildir. Bunu da düşünmek lazım. Büyük yokluklar ama hep büyük sanat idealleri var yaşantısında. Evlilik de yapıyor ama sonra ayrılıyor eşinden. Onun sanatçı kişiliği kural tanımaz bir serbesti olarak algılanmış ama değil. Her sanatçı için çağının ilerisinde olmak bir zorunluluktur. Mihri Müşfik'in Amerika gibi bir ülkede yerel kıyafetlerle dolaşması bir şeylerin göstergesi değil mi?
* Peki sizin girişimlerinizin gerekçesi ya da geleceği ne olacak? Onun adını bir kadın olarak öncelikle yaşatmak, anısına yarışmalar, sergiler düzenlemek amacıyla İstanbul Kadın Ressamlar Derneği'ni kurduk. Ben derneğimiz için evimin salonun açtım. Bu salon aynı zamanda öğrencilerime ders verdiğim yer. Dernek faaliyetlerimizi şimdilik buradan yürütüyoruz. Amacım Mihri Müşfik'in izini sürmek. Onu şöyle tanımlamak yerinde olacaktır sanırım; "Toplumumuzda kadının sanat alanındaki savaşını başlatan, eğitimciliği döneminde bir çok ilklere imza atan kadın!"
* Onun adına bir müze olabilir mi mesela? Kadıköy Belediyesi bir Kent Müzesi girişimi başlattı. Büyük olasılıkla bu müzede bir bölüm Mihri Müşfik'e ayrılacak.
* Neden Kadıköy'de? O Kadıköylü çünkü. Babası Ahmet Rasim Paşa'nın adına mahalle var Kadıköy'de... Bakın 2010 Kültür Başkenti olacağımız söyleniyor. Paris'te kanalizasyon için bile müze var. Bizde müzecilik çok geride. Biz eğer onun adına bir müze açabilirsek Türk kadınının geçmişe dayalı sanat yaşamı hakkında çok önemli doneler sergileyebileceğiz.
* Bir kadın ressamlar müzesi gibi mi? Sadece bu değil. Almanya'da sinema içlerinde bile resim galerileri var. Bizde bu iş çok zayıf.