Tiyatronun usta ismi, Türkiye'nin önde gelen sanatçılarından Haldun Dormen, "Bu tarz filmler dünyada da çok çekiliyor ama bu ülkenin gerçeğini asla yansıtmıyor" dedi.
* Bu aralar neler yapıyorsunuz? Medyapım Akademi var; yönetiyorum, ders veriyorum. İki oyunumuz vardı, onları bitirdim, yeni oyunların temsilleri var.
* Bunlar oyuncu adaylarının mı oyunları? Evet aday oyuncuların. Prensibimdir; mutlaka bütün oyuncuların sahneye çıkması gerek. Onun için benden ders alan herkes sene sonunda sahneye çıkıyor. Bu yılda 40 öğrencimiz vardı, 7 aylık sürecin sonunda 4 oyun yaptık ve hepsi birden sahneye çıktı.
* Nerede oynanacak bu oyunlar? Yeni Dormen Sahnesinde. Birkaç yerde de oynuyor, mesela müzikali Akbank Sahnesi'nde oluyor.
* Kim izliyor bunları? Orada çalışanlar izliyor. Ak Sigorta için yapıyoruz.
* Peki içlerinde inanılmaz yetenekli bulduğunuz var mı? Var tabiki, ama laf olsun diye gelenler de var. 45 yaşında denemek için geliyor mesela ya da çok genç bir adam üç provaya geliyor sonra gelmiyor, ciddiye almıyor. Karışık bir durum.
* Neden insanların buna merakı oluyor? Onu ben de merak ediyorum; bu kadar para verip niye gelmiyorlar acaba? Herhalde bir an evvel televizyonda şöhret olmak için. Tiyatronun disiplini zor geliyor bazılarına.
GECE SAHNESİ IŞIKTA ÇEKİLİYOR * 'Türkiye'deki sanatçıları çok yetenekli buluyorum' dediniz; peki Hollywood ile karşılaştırdığımız zaman ne eksiklerimiz var? Teknik eksikler var; ışık çok kötü. Gece sahneleri bile apaydınlık oynanıyor. Bizde ışık daha çok aydınlatmak için kullanılıyor. Hollywood'da kırışıkları kapatıyorlar, tek göz gösteriyorlar, gözün içini pırıltılı gösteriyorlar. Aktöre çok yardımcı faktörler var. Tabi yönetmenin de çok etkisi var sinemada; aktörün çok fonksiyonu yok. Mesela 1940'larda yapılan Vittorio de Sica'nın filmi 'Bisiklet Hırsızı'nda bir tane profesyonel aktör yoktu. Benim için dünyanın en güzel filmlerinden biri. Başroldeki adam o kadar büyük başarı kazandı ki, gitti başka bir filmde oynadı, olmadı ve intihar etti.
* Türkiye'de hangi yönetmenleri iyi buluyorsunuz? 'Beyaz Melek'i çok beğendim ve şaşırdım. Mahsun Kırmızıgül'ün kendini arka plana itip tiyatro sanatçılarını ön plana çıkarmasını çok takdir ettim, hatta arayıp tebrik ettim. Ayrıca 'Mutluluk' filmini çok beğendim. Nuri Bilge Ceylan'ı tanımıyorum ama ödül alırken yaptığı konuşması beni çok etkiledi.
* Nuri Bilge Ceylan için de "Türkiye'de tutmayan filmi Cannes'da ödül aldı" eleştirisi yapıldı ama, ne diyorsunuz? Bir filmin iyi olması için illa ki tutması lazım değil. Türkiye'de bazı filmlerin 3-4 milyon seyircisi oluyor, bunların film olduğu söylenemez. Gönül ister ki, iyi filmler çok seyirci alsın ama her zaman olmuyor. Ben 1960'lı yıllarda iki film yaptım, 7 ödül aldı ama para kazanmadı.
* 'Recep İvedik' filmi Türkiye'yi yansıtıyor mu sizce? Artık böyle filmler tüm dünyada var, Amerika'da da var. Türkiye'nin yansıması değil kesinlikle. Hele ki İngiltere gibi ülkede bu tarz komedilerin yapılması bana dehşet veriyor.
* Yurtdışını da takip ediyorsunuz, ne kadar sıklıkla gidiyorsunuz? Ne oynanıyor, ne tuttu biliyorum. Eskisi kadar gitmiyorum çünkü eskisi gibi beğenmiyorum ya da zor beğenmeye başladım. En son Londra'da beş günde beş oyun gördüm Birini beğendim, geri kalanları beğenmedim. Örneğin 'Yüzüklerin Efendisi' çok para yapan bir film ama beğenmedim, dehşet verici geldi bana. Oyunu da çok korkutucuydu, çok sıkıldım.
* Türkiye'deki tiyatro kültürünü nasıl görüyorsunuz? Çok garip bir şey var Türkiye'de. 1960'lı yıllarda en parlak dönemimizi yaşadık. Tıklım tıklım doluyordu. Biz haftada 9 temsil oynuyorduk. Birden bire her şey bitti.
* Birden bire neden bitti? TV'nin evlere girmesi ve tiyatroların pahalılaşması. Çünkü tiyatro seyircisi orta hallidir. Aileden üç kişinin tiyatroya gitmesi pahalı olmaya başladı. Oyunların eski niteliklerini kaybetmesi de oldu. Ama son iki üç yıldır bu değişti. Sihirli değnek dokundu sanki. İnsanlar evlerinden çıkmaya başladılar. Ayrıca oyunların kalitesi çok değişti, tiyatrocular kostümüyle, dekoruyla ellerinden geleni yapıyorlar. Çok başarılı prodüksiyonlar var. Bir de şimdi küçük, sokak içi tiyatroları artık 'off Broadway' gibi 'off Beyoğlu' oldu.
* Oyunlarda oyuncu olmayanları da görüyoruz. Sanki her oyuna güzel bir kız koyuyorlar? Çok değil, birkaç tane. Benim yaptığım müzikallerde oyuncular oynuyor. O oyunların çoğunda tiyatrocular oynuyor zaten, sadece bir tanesi oyuncu değil.
* Siz de tekrar tiyatroda oynuyorsunuz; 'Kibarlık Budalası'nda oynamak nasıl? Yedi senedir oynamıyordum. Moliere'in oyunlarını sahneye koydum ama hiç oynamadım. Teklifi olumlu karşıladım. Kendimi tatmin edeyim dedim ve oyunum olağanüstü bir ilgiyle karşılandı. Daha bugüne kadar bir tane boş koltuğa oynamadım. Demek ki insanlar tiyatroya geliyor.
* Ezber problemi yaşıyor musunuz? Hayır ama ezberleyemeyeceğim diye çok telaşlandım. Ama bir şey olmadı.
* Ezber doğuştan gelen bir yetenek mi yoksa çalışmayla mı oluyor? Çalışmayla olan bir şey, alışkanlıkla oluyor. Ama bazıları daha kolay ezberliyor, doğuştan gelen bir şey de var. Bir çok genç aktör zor ezberliyor. Öğrencilerimde de gördüm; küçük rolleri bile zor ezberliyorlar, heyecandan mı bilemiyorum artık.
* Kiminle aynı sahnede olmak isterdiniz? Marlon Brando, Sir Laurence Olivier ile oynamak isterdim.
* Kiminle aynı sahneyi paylaşmazsınız? Kendini beğenmiş, ukalalarla paylaşmam. O yaşa ve konuma geldim. Bana yapmazlar ama başkasına yapsalar bile bu rahatsız eder beni.
* Yarışmalardan çıkan oyuncuların genelde star olamamasını neye bağlıyorsunuz? Olanlar var. Özgür Çevik oldu mesela. İlle her çıkan star olacak diye bir şey yok. Gerçi popstar daha bir şey olacak sandım, belki omuzlar verilmedi, belki kendileri gereken azmi göstermediler, belki olduk zannettiler. Orada kalmak önemli, çünkü hemen unutulursun.