Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek'in günlüklerinin Nokta dergisine servis edilerek "faş edilmesi" belli ki bir küresel operasyonun başlangıcı idi.
Liberal ve muhafazakar kalemler, o günden itibaren "darbe karşıtı" söylemleri ile yaylım ateşine başladılar ve deyim yerindeyse "AKP'ye iyiden iyiye yapıştırıldılar".
Buna karşılık, özellikle Emniyet İstihbarat tarafından sürdürüldüğü artık aşikar hale gelen bir "Ergenekon çeteleşmesi" operasyonu da Ümraniye'deki bombaların keşfi ile başlatıldı. Böylece nurtopu gibi bir büyük davamız oldu.
Fakat "doğanın ve toplumların denge şartı" sebebiyle bir büyük davaya daha ihtiyaç vardı. Onu da temin ettiler ve AKP'nin kapatılma davası başlatıldı.
Hani şu meşhur "Google davası"!
***
Aklı başında herkesin kolayca görebildiği üzere, her 2 davada da akıl almaz "eksiklikler" ve "mantıksızlıklar" mevcut.
AKP'ye karşı açılan kapatma davası kısmen "hukuki noksanlıklar" taşımakla kalmıyor, AKP'nin demokratik meşruiyetini de hiçe sayıyordu.
Bun karşılık gelen "Ergenekon soruşturması" da artık "hukuki tedbir"den çıkıp "infaz"a dönüşmüş olan tutuklamalarla toplumda alabildiğine öfke ve rövanşist algılar yaratmaktadır. Çocuklar bile biliyor ki, böyle bir "darbe paketi" olmaz, olabilemez!
***
Ezcümle, planlanana ulaşılmış, "düdüklü tencere" kaynatılmış, istenen basınç ve sıcaklık elde edilmiştir.
Sıra, muazzam basınç birikmiş
düdüklü tencerenin kimin elinde patlatılacağına gelmiştir.
Liberaller ve muhafazakarlar Ergenekon'daki "darbecilerin" süründürülmesini beklerken, cumhuriyetçiler "AKP'nin kapatılmasını" heyecanla ummaktadırlar.
Bunların hangisinden, "civciv mi yoksa kuş mu" çıkacağı sorusuna asıl cevap, ABD'nin Ortadoğu'da açacağı 2. perdenin hemen başlangıcında verilecektir.
Kabak, ya bir tarafın ya da her iki tarafın başına patlayacaktır.
Buradaki "kritik eşik", TSK'nın duruşunda saklıdır:
Örneğin, TSK'nın, eski orgenerallerin gözaltına alınmasına sessiz kalması, bazılarının sandığı gibi "çürük elmaların ayıklanmasına" rıza göstermesi anlamında mıdır, yoksa "hukuktan" yana durarak, önümüzdeki dönemde herkesin "hukuken aklanmasını" telkin anlamına mı gelmektedir?
Bir de, servis edilmiş "günlükler"e dayanılarak bir kuvvet komutanı ve onun istihbarat beyinleri içeri alınırken, günlüklerin gerçek sahibinin "devre dışında kalması", bu devreler(!) hakkında bazı ipuçları vermiyor mu acaba?