Kamuoyunun yakından tanıdığı bazı isimlerin dün sabah gözaltına alınması, ülkemizde yaşanan kargaşa sürecine yeni bir boyut kazandırdı.
Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındıkları belirtilen isimler arasında, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay var. Eski komutanlardan Em. Org. Şener Eruygur var, Em. Org. Hurşit Tolon var. ATO Başkanı Sinan Aygün var. Bunların yanı sıra 21 kişi daha gözaltına alındı.
***
Soruşturmayı yürüten savcının sadece görevini yaptığı karinedir. Ne ki AKP'nin kapatılma davasına "Google davası" diyen çevrelerin bu gözaltılara "Hukuka karışamayız" demeleri hazindir.
***
Gözaltına alınan kişilerin Ergenekon davası kapsamında, hangi ilişkiler içinde olduklarını bilecek durumda değiliz. Fakat ortaya çıkan manzara, sonuçları itibarıyla, bazı şeyleri düşündürmüyor da değil.
***
Gerek "kapatma davası"ndan gerekse "Ergenekon davası"ndan kimlerin neyi umduklarını, neyi planladıklarını kestirmek o kadar kolay değilse de sonuçta, politik gerginliğin tırmandırılmak istendiğini, Türkiye'deki "suni saflaşmaların" çatışmaya götürülecek kadar sertleştirilmek istendiğini çıkartmak mümkün.
Gözaltına alınan isimlerin ortak paydası, "keskin Cumhuriyetçi" olmalarının yanı sıra, AKP iktidarına sert muhalefet yapıyor olmaları.
Kuşkusuz söz konusu isimler, sırf "AKP'ye muhalif oldukları için" gözaltına alınmış değillerdir.
Ama kamuoyuna verilen "görüntü" budur.
Ordu ve kolordu komutanlarının ve gazetecilerin "bile" gözaltına alınmasıyla kamuoyunda şöyle bir "algı" yaratılmak istenmiş olabilir.
AKP iktidarı, en sert muhaliflerini emekli general veya gazeteci olduklarına bakmaksızın pasifize etmektedir.
Kuşku yok ki yaratılan bu "algı"dan en çok rahatsız olması gerekenler AKP kurmaylarıdır.
Çünkü sonuçta, "ideolojik" gibi görünen saflaşmayı keskinleştirmek suretiyle testilerden her ikisinin de kırılması amaçlanıyor olabilir.
***
Ortada bir "terslik" olduğu basit mantık yürütülünce de görünüyor.
Mustafa Balbay'ı yıllardır tanırım. Gönlünden bir darbe "temenni edebilir" ama darbe tezgahlarıyla "ilişki kurmayacak" kadar zeki ve tecrübelidir.
Komutanlara gelince; TSK'da yıllarca hizmet vermiş olmaları bakımından, emekli olduktan sonra herhangi bir kalkışmanın beyhude olacağını daha baştan bilmeleri beklenir.
O halde sormak lazım, terslik nerede acaba?
Kapatma olsun, Ergenekon olsun, iki "yapay dava" ile amaçlanmak istenen nedir?
Yoksa, mütemmimleri ile birlikte bizim Ankara'da ABD ile İngiltere mi çarpışmaktadır?