Allah selamet versin, ağabeyimiz Güngör Uras, yine benden önce davranmış konuyu bir güzel dile getirmiş.
Nobelli iktisatçı Joseph Stiglitz'in İspanyol gazetesi El Pais'e yazdığı makalede dile getirdiği öneriyi kaleme almış.
Bu da Stiglitz'in "önerisini" sağlıklı bulduğunu gösteriyor ki al benden de o kadar!
***
Diyor ki Joseph Stiglitz:
"Gerçek büyümenin emlak ve finans spekülasyonlarına değil, teknolojik ve bilimsel ilerlemeye dayanması isteniyorsa, mali sistemlerin yeniden ayarlanması gerekir. Bunun için sermaye kazançlarından daha fazla vergi alınmalıdır."
Güngör Uras, nezaketinden olsa gerek bu öneriyi Türkçe'ye çevirmemiş, onu da ben yapayım:
Colombiya Ünivesitesi hocası, Nobelli ödüllü iktisatçı Stiglitz, "küresel sermaye"nin, dünyanın başına nasıl bela olduğunu görmüş ve ulus devletler tarafından (başta Amerika olmak üzere) kontrol altına alınması, dizginlenmesi gerektiğinin ilk işaretini veriyor.
***
Diyor ki "Sermaye hareketleri ile paradan para kazanılıyorsa, sen de bu paraları vergilendir, kayıt altına al, kontrol et!"
Çünkü:
Küresel sermaye, kurduğu yeni düzenle, dünya üzerinde çok etkin bir işleyiş yarattı:
Küçük yatırımcının paraları büyük fonlarda toplanıyor. Bu fonlar, dünyanın her yerinde para oyunlarına, borsalara, tahvil ve bonolara iştirak ediyor, "tek kuruşluk yatırım" yapmaksızın, vergisiz algısız paraları cebe indiriyorlar.
Bununla da kalmıyorlar.
Politik açıdan, bu tatlı hayatın sürdürülmesi için ulusal devletler üzerinde, hükümet oyunları ile tezgahlar çeviriyorlar. Ülkelerin "üretici ve yatırımcı" kanallarını köreltiyorlar. (Stratejik intihar!)
Sosyo-kültürel olarak da insanları küresel sermayenin dayattığı kültüre biat ettiriyorlar! (Kültürel intihar!)
***
Küresel Sermaye ile başı belada olan Amerikan Ulusal Devleti'nin "kurucu beyinleri", Stiglitz'in bu önerisini mutlaka dikkate alacaklardır.
Fakat Türkiye'nin kurucu ve sürdürücü beyinleri, Küresel Sermaye'nin ülkemizde yarattığı tahribatın ne kadar farkındalar ve ne önlemler düşünüyorlar, orası biraz daha tartışılacak gibi görünüyor.
Türkiye'nin "ortak stratejik aklı"nın, küresel sermayenin çevirdiği ekonomikpolitik dolaplardan çoktan rahatsız olmaya başlamış olması icap etmektedir.