Mahsun'u severim. Saygılı ve çalışkan çocuktur. Sinemayı ilk benim yanımda öğrendi..
- Bir gün Cem Uzan aradı beni. "Ünalcım, Mahsun Kırmızıgül'le anlaştım. Ona bir dizİ çekeceğiz, lütfen sen kotar bu işi" dedi.
- Kabul ettin mi? - Ettim tabii
- O günlerdeki tanımıyla 'Türkücü Dizisi' çektin yani. - Aynen öyle yaptım. Ama çok sevdim Mahsun'u.
- Film yönetti, iyi gişe yaptı, herkes de çok beğendi Beyaz Melek'i. - Aferin ona. Ama sinemayı yanımızda öğrenmeye başladı. Bir gün sette yanıma geldi, çok matrak bir soru sordu.
-Ne sordu? -Şarlo'yu.
-!!!!!!! - Biz sete şaryo döşüyoruz ya. Raylar üzerine kamera gidip geliyor hani. O yarım yamalak duymuş şaryoyu ama Şarlo diye anlamış.
- Haydaaa! - "Abi bugün Şarlo kurmayacak mısın?" dedi
- Ne cevap verdin? -(kahkahalar atıyor) Yok evladım. Bugün Lorel Hardi kuracağız dedim. Şaşırdı bakakaldı.
ÇELİK KABUKLU ADAM - Kadir İnanır'la maceralarınız müthiş. - Kadir de müthiş adamdır da onun için.
- Birkaç kez tanık oldum. Kirve diyorsun sen Kadir abiye. Niye ki? - Benim oğlanın kirvesidir de ondan.
- Çok seviyorsunuz birbirinizi -Kadir'i oyuncu olarak da çok beğenirim ama insan olarak da çok özeldir. O çelik gibi duruşun altında sıcacık, duygulu bir adam yatar da kabuk kalın, görünmüyor.
- Şaka kaldıramazmış derler. - Adamına göre. Ben ne desem dokunmaz ona. Tam da bam tellerini bilir oradan girereim mevzuya.
- Şimdi 1-2 tane anlat desem kızar mı? - Niye kızsın!
- Ne bileyim? Bana kızması için sebep gerekmiyor ki. Darılttım bir kere o gün bu gün küs gidiyor - Sen de çeneni tutup kızdırmasaydın kerata
KADİR İNANIR İSTEKASI - Konuya dönelim abi. - Bak gırgır bir olayı anlatayım. Şu Kemancı Bar'ın altı bilardo salonuydu eskiden. Bir gün iki başımıza oraya gittik. Baktık bir kaç delikanlı bilardo oynuyor. Kadir'i görünce sevindiler, bıraktılar oyunu. Sonra istekayı Kadir aldı.
- İyi mi oynar? -(gülerek) Öyle böyle değil. Şöyle masaya bir güzel uzandı, nişan aldı ve vurdu: Çıt!..
- Sayı mı yani? - Yok yahu. Çıt dedi kaydı isteka. İlk topa bile vurmadı
- Eyvah! -Hiç bozmadı istifini. İstekayı kaldırdı ve kükredi. "Kim verdi len bana bu eğri sopayı!"
- Eğri miymiş? - Orasını karıştırma.
- !!!!! - Sonra gençlerden biri koşarak geldi; "Abi bu benim istekam. Özeldir ve çok güzeldir " dedi
- Yaşasın. FATSA'DA YEĞENİM - Kadir yine eğildi, bir daha çaktı topa.
- Bu defa sayı di mi? - Yok bu defa hem çıtladı hem çuhayı yırttı
- Anaaa, çok bozulmuştur. - Ne gezer. Oralı bile olmadı. Döndü hepimize tirat attı.
- Ne tiratı? - Beyler benim Fatsa'da bir yeğenim var. O bilardoya başladığında öyle çok sayı yapar ki, saatlerce orada oturup, çekirdek çıtlarsınız sıranız gelmez.
- Bak hele? - Bu defa ben patladım.
- Nasıl patladın? - Dedim bizim Malatya'da bir hemşeri var. O her oyuna yanında bir adamla gelir
- İki kişi mi oynarlarmış? - Hayır o oynarken o kadar sayı üst üste çeker ki, öbür adam takvim yapraklarını çevirir.