"Merhaba Jale Hanım. Ben 50 yaşında bir kadınım. Bir oğlum var ve ona inanılmaz düşkünüm. Hayattaki yaşama sevincim sadece biricik oğlum. Onu babasıyla bile paylaşamadım. Asıl sorunuma gelince, o çok sevdiğim oğluma çok büyük bir kötülük yaptım ve onu nişanlısından ayırdım. Daha doğrusu, gelinim olacak kızı hiç sevemedim. Bana karşı son derece umursamaz tavırları, beni çileden çıkarttı. Ben de ne yapıp ettim oğlumun kafasına girdim ve onları ayırmayı başardım. Daha doğrusu ayırdığımı sandım ama onlar hâlâ görüşüyorlarmış. Çok kırgın ve üzgünüm. Beni ciddiye almadıklarını düşünüyor ve çıldırıyorum. Oğlumu benden iyi kimsenin anlayıp inanmıyorum. Ne yapacağımı şaşırdım. Hayattaki tek varlığımı kaybetmek istemiyorum. Belki bunları da yapmak istemiyorum ama elimde değil. Bir yandan evladımın mutluluğunu istiyor, diğer yandan da onu eskisi gibi görememenin sıkıntısını yaşıyorum. Bu yaptıklarım konusunda kendime bir türlü engel olamıyorum. Size bu yazdıklarım belki de vicdanımı temizlemeye çalışmak. Biliyorum düşüncelerim sağlıklı değil. Ne yapmamı önerirsiniz?" Rumuz: Anne
Gerçekten sağlıklı düşünemiyorsunuz. Sizin karşınıza dünyanın en iyi gelin adayı bile çıksa, siz yine bir kusur bulursunuz. Çünkü oğlunuza olan düşkünlüğünüz, kusura bakmayın ama hastalık derecesinde. Bir an önce bunun önlemini almalısınız. Yoksa o çok sevdiğiniz oğlunuzu kaybedebilirsiniz. Onun mutluluğu sizin mutluluğunuz olmalı. Neden bu kadar acımasız davranıp huzursuzluk çıkartıyorsunuz? Böyle yapmaya artık bir son verip biraz sakin olun. Oğlunuzu kimse elinizden almıyor. Onun da yuva kurup mutlu olmaya hakkı var. Biraz da bunu düşünürseniz iyi olur.