Türkiye'de öyle kaotik bir atmosfer yaratıldı, öylesine bir bilgi kirlenmesi y ürütülüyor ki, bu psikolojik harp içerisinde neyi nasıl analiz edeceğimizi bilemez hale geldik. Sahiden görünen, gösterilen veya söylenen ile "somut gerçekler" aynı şey mi?
***
Bakınız, Ergenekon diye bir çete yapılanması çıkartıldı ortaya, 50 kadar insan tutuklandı kamuoyu iddianameyi beklerken.
Medya üzerinden muazzam bir propaganda başlatıldı.
"Bunlar, darbe yapmaya hazırlanıyorlardı. Hükümete darbe!"
Yine gazete haberlerinde ve köşelerde, Yargıtay Başsavcısı'nın "kapatma davası"nı, Anayasa Mahkemesi'nin de davayı kabul etmesini kanıt göstererek, bir "yargıçlar diktası"na gidildiğinden söz edilmeye başlandı.
Yüksek yargı, "Google yargısı" mesabesine indirildi.
***
Öyleyse, jakoben Kemalistlik'le suçlanıp diktaya gittiği söylenen Yüksek Yargı, Fethullah Gülen'i nasıl akladı?
1 yıla yakın bir süredir iddianamesiz, davasız, tutuklu içeride yatan Ergenokoncular vesair bir sürü gazeteci, tutukluluk sürelerine bakılacak olursa neredeyse "mağdur" duruma düşürülmüş iken, darbeyi nasıl yapacaklardı?
Yoksa ortada henüz bir iddianame bile yokken, içeride tutulmalarının sebebi "muhtemel darbeyi" önleme tedbiri midir?
***
Gelelim AB propagandalarına...
AB, sesini ve tonunu yükseltmeye, değiştirmeye başladı.
Kapatma davasını kastederek, "Türkiye'yi izlemeye geçebiliriz" diyorlar.
Kendi açılarından haklılar. Türkiye üzerinde kuracakları baskıyı ancak böyle yürütebilirler.
AB'den çoktan vazgeçmiş, müzakereleri tavsatmış AKP Hükümeti üzerindeki baskıyı başka nasıl yönetebilirlerdi?
***
Peki, Avrupa Birliği sahiden bir birlik mi, samimi mi, dost mu? Hayır!
Gerçekten Avrupa Birliği projesi, Avrupa için "demokratik" bir projedir, bir "Avrupa gücü" projesidir. Nitekim, o Avrupa Gücü'ne (askeri anlamda) Türkiye yaklaştırılmıyor bile...
Sonra, İngiltere'nin Irak işgalindeki ABD ile birlikte yürüttüğü emperyal vizyonu hatırlayın.
Fransa'nın sonradan Sarkozy ile Avrupacı duruştan Amerikancı duruşa nasıl geçtiğini hatırlayın.
Ve son olarak, İrlanda şoku ile AB'de oluşan hayal kırıklığını hatırlayın.
AB, gerçek bir birlik ve samimi bir dost değilse, Türk medyası üzerinden yürüttüğü "demokrasi terörü" bir baskı mekanizmasından başka bir şey değildir.
(Yarın: TSK ne yapıyor?)