Dikkat edin; ülkemize gelen yabancı turistler bizi bizden daha iyi bilirler. 'Nerede ne yenir?'i araştırırlar, kültürümüzü ve tarihimizi okuyarak, derslerini çalışarak ülkeyi ziyaret ederler. Bizim için de geçerlidir bu durum. Yurtdışına gittiğimizde elimize o ülke veya şehir ile ilgili bir kitap alır okuruz. Sokakları ve tarihi yerleri bilerek gezeriz.
İş adamları da öyle... En az bizler kadar, hatta işin yapısı gereği ülkeyi, sektörü, ekonomiyi, siyaseti bizden de öte, daha yakından takip ederler. New York'ta yaşayan önemli bir yatırım bankacısı arkadaşımla geçenlerde sohbet ediyorduk.
Birkaç ayda bir Türkiye'ye gelerek yatırım olanaklarını araştıran ve şirketlere ortak olan Rick ile sohbetimiz her seferinde dönüp dolaşıp, mutlaka Türkiye ekonomisi ve siyasetine gelir. Ben de elimden geldiğince objektif olmaya çalışır ama genelde olumlu bir tablo çizerim. Bu kez Rick'i biraz endişeli gördüm. AKP'nin kapatılma davasından başlayarak ülkedeki siyasi belirsizliklerin ekonomiyi nasıl etkileyeceğini bana da sordu. Aslında o kafasında kendi senaryosunu çoktan çizmiş bile.
***
Türkiye'yi iyi tanıdığını iddia ediyor; ben de ona katılıyorum. İstanbul'un semtlerinden Karadeniz ekonomisine, Göcek'teki en iyi koylardan Rumeli Kavağı'ndaki Kahraman'da en iyi kalkan balığının yenileceğine, Başbakan Erdoğan'ın yıllar içinde değişen görünümüne kadar birçok detayı gayet iyi biliyor. O yüzden dışarıdan birinin gözüyle de olaylara bakmak faydalı.
Geçenlerde TÜSİAD'ın toplantısında söylenenler 'siyasette başlayan, topluma yayılan kutuplaşmanın ekonomiyi yüksek riskli hale getirdiği' üzerineydi.
İstanbul'un elitleri ve önde gelen işadamları Rick'e, "AK Parti'nin kapatılması tamam ekonomiyi etkiler ama Anadolu insanı ayaklanmaz" tarzı yorumlarda bulunmuşlar. Rick buna katılmıyor. Anadolu girişimcisinin son yıllardaki atağının farkında. Anadolu girişimcisi sadece ekonomiye katkıda bulunmakla kalmak istemiyor. Çocuğunu üniversitede okutmak istiyor. Sinemaya gitmek istiyor. Şehir yaşamının elementlerinden yararlanmak istiyor. Böyle bir özlemi var. Dolayısıyla ülkenin içinden geçtiği kriz siyasi olgudan ziyade, sınıfsal bir çekişmenin sonuçları...