Merkez Bankası (MB), faizde yarım puanlık artış yapınca ortalık karıştı. Özellikle ASO Başkanı Nurettin Özdebir, radikal tavır koyma çağrısı yapıp, sanayicileri protesto yürüyüşüne davet etti. Ama bu rağbet görmedi. Aslında, MB faiz artırımı yapılacağının sinyalini önceden verdi. Başkan, yaptığı bir değerlendirmede sıcak para çıkışının hızlandığını dile getirdi. Bu açıklamada tam da TÜİK'in, enflasyonun yükselişe geçtiği bilgilerini açıkladığı günlere rastladı. Bu da bir rastlantı değil. Zira, 2001 krizinden sonra, sıcak para ile faiz arasında kopmayacak bir bağ kuruldu. Bu yakınlık, bizim gibi, üretimi, yatırımı ve ihracatı yeterli olmayan ülkeler için geçerlidir. Dış borcu yüksek, ara malında bile dışa bağımlı ülkeler için sıcak para ve paracılar, 'kırım-kongo kenesi' etkisi taşır. Bekledikleri olmazsa 'emer' gider. Krizden sonra ilk hedef enflasyonu indirmek oldu. Bunda başarı da sağlandı. Ne zaman ki enflasyon indi, artık 'faizler de insin' sesleri çoğalıp MB buna ayak uydurunca işin yönü değişti. Zamansız yapılan bu eylem ters tepti. Faiz inince kur yükseldi. Devamında da enflasyon yükselişe geçti. Sıcak para da bu noktada geri dönüşe geçti. Enflasyonun bu durumda düşmesi mümkün olmayacaktı. Gidiş yeni bir krizin habercisiydi. MB de faiz iniş eylemini terse çevirdi. Elbette bu manevrada, dış ekonomik politikaların ve gelişmelerin de katkısı oldu. Özellikle ABD'nin kendi ekonomisini koruma amaçlı politikası, petroldeki aşırı fiyat dalgalanması, FED'in tavrı, bizim politikalarımızı belirlemede önemli kilometre taşı oldu. Bir de iç politik gelişme beklentileri var ki, bu da bir başka kilometre taşı oluyor. Bu anlamda MB yakında bir kez daha faiz artışına giderse şaşmayalım.Yani ekonomi kazana atılmış ve fokur-fokur kaynıyor. En iyisi, böyle durumlarda mevzileri korumaktır. Daha da önemlisi 'parti kapatma' davalarında erken karar vermektir.