Bu hafta sonu bazı marketleri dolaştım, ardından da esnafla sohbet ettim. Cumartesi-pazar olunca marketlerde inanılmaz bir yoğunluk yaşanıyor. Otoparklarda yer bulmak mümkün değil. İnsanlar çoluk çocuk sadece gezmek için bile marketlere gidiyor. Buna rağmen alışveriş yapanlar da çoğunluktaydı. Dikkatimi çeken bir şey de tercihlerdi. Vatandaş artık markaya değil fiyata bakıyor. Marketlerin kendi markalarını taşıyan ürünler, ucuz oldukları için daha çok tercih ediliyor.
FİYATLAR ARTMIŞ Dolaştığım 4 büyük marketteki fiyatlara da baktım. Özellikle gıda ürünlerinde fiyat artışları gördüm. Meyve-sebzede yaz gelmesine rağ men beklenen ucuzluk yok.
Hâlâ kilosu 5-6 YTL'den kiraz, 3-4 YTL'den üzüm, 2-3 YTL'den şeftali satılıyor. Karpuzun bile kilosu 1 YTL'den başlıyor. Pazarda kilosu 50 YKr'ye kadar düşen domates, marketlerde 1.5 YTL'ye satılıyor. "Biraz daha kalitesini alayım" derseniz 3 YTL bile yetmeyebilir.
Biraz ötede pirincin kilosu 4 YTL'yi buluyor. Kırmızı et yine 15-20 YTL'den aşağıya düşmüyor. Tavuk toptan 2,40 YTL olmasına rağmen 6-8 YTL'ye satılmaya devam ediyor. Beyaz peynir ise 10 YTL. Zeytinde fiyatlar 4 YTL'den başlıyor 6 YTL'ye kadar çıkıyor...
ENFLASYONU GEÇTİ Gıda ürünlerindeki artış enflasyonu katlıyor. Mayıs ayı baz alındığında TÜFE'ye göre 1 yıllık gıda artışı yüzde 15.6 oldu. İstanbul Ticaret Odası'nın verilerine göre ise 2007 Mayıs'tan 2008 Mayıs'a kadar bulgur fiyatı yüzde 87, pirinç yüzde 53, ekmek yüzde 50, makarna yüzde 43 arttı. Sıvı yağdaki artış ise yüzde 85. Salçadaki artış yüzde 23, mercimekte yüzde 51 ve kuru fasulyede yüzde 42...
Vatandaş gıda ile birlikte eğitim, sağlık, enerji ve ulaşım giderleriyle yaşadığı için pahalılığı daha fazla hissediyor. Açıklanan enflasyon rakamları onların gerçekleriyle uyuşmuyor. Evdeki hesabımız pazara pek uymuyor.