Bugün, bizimle birlikte 38 ülkede de eş zamanlı kutlanan 'Babalar Günü'. Dünyada 1924'ten bu yana her yıl Haziran ayının 3. pazarı kutlanıyor. 36 ülkede de değişik ay ve günlerde kutlaması yapılıyor. Sembolik bir eylem. Tıpkı Anneler Günü gibi. Manevi bir değer. Bir saygı günü. Yoksa babaya, anneye bir gün yapılan kutlamayla olay bitmez. Anababa hakkı ödenmez. Bugünü babalar ve evlatlar açısından değerlendireceğim. Bunu yaparken de, manevi değerlerimizi, örf ve adetlerimizi dikkate alıp günün saygısını tarif etmeye çalışacağım. Evlatlaraçısından,babalık3dönemeayrılır: * İlki: "Benim babam gibisi yok" dönemidir. Babamızın her şeyi bildiğini, herkesi yenebildiğini, her engeli aşabildiğini düşünür, inanırız. * 2.dönem: Biraz daha büyüyüp başkalarının babalarıyla tanıştığımız ve kendimizinkiyle kıyasladığımız dönemdir; "Falancanın babası oğluna şunu almış", "Filanca kızına şöyle davranmış" diye söyleniriz. * 3.dönem: "Eksiği, fazlası vardı, ama çok iyi adamdı" dönemidir. Bu cümleyi genellikle pişmanlık ifadesi izler: "Keşke hayatta olsaydı da boynuna sarılabilseydim, akıl danışabilseydim." Babalaraçısındanevlatlailişkilerde3bölümeayrılabilir: * İlki: "Yavruma canım feda" dönemidir. Her baba bebeğini ilk kucağına aldığında onun sıcaklığını başka hiçbir sevginin yaratamayacağına inanır. Artık çocuğu için yaşayacaktır. * İkincidönem: "Hiç vaktim yok ki" dönemidir. Bebeklik devrinin tatlı neşesi, yerini uykusuz gecelere, dur durak bilmez bir ilgi talebine bırakır ve baba yeniden işlerine gömülür. Ömrünü adamaya söz verdiği bebeğiyle akşam ya da televizyon karşısında birlikte olabilir ancak. * Vesondönem: Artık evladını sevmeye vakti vardır, seveceği evlat çoktan yuvadan uçmuştur. İkinci dönemi yaşayan babalar ve çocuklara tavsiyem, üçüncüyü yaşamamak için birinciye dönmeleridir. "Keşke"leri aşmanın yolu, babaçocuk ilişkilerinde balayı yıllarının heyecanını diriltmekten geçiyor. Bu duyguyu, bugünü, babanızla, evladınızla birlikte olarak yeşertiniz.