Başbakan Erdoğan, bu zamana kadar bir türlü yüksek sesle sorulmaya cesaret edilemeyen bir soruyu dile getirdi: "Yasama organı yanlış yaptığında yargıdan döner, olmazsa sandıkta cezasını çeker. Yürütme yanlış yaptığında da millet cezasını verir. Peki, yargı yanlış yaptığında ne olacak?" Yasama "hata" yapabiliyor ve cezalandırılıyor da acaba yargı hata yaptığı zaman ne olacak? Yargıda oluşan müşterek kararlar, yol haritaları, mutabakatlar, kime temyiz ettirilebilir? Yasamanın da yürütmenin de yargının da denetimi ancak bu 3'ünün üstünde olan bir egemen tarafından yapılabilir. Çare, "Anayasa Mahkemesi'nden çıkmış olsa da kararların milletin vereceği kararlar doğrultusunda temyiz edilebilmesi, AK Parti Hükümeti'nin bu son iptal kararıyla alakalı olarak bir referanduma gidebilmesi ve doğrunun ne olduğunu halka tasdik ettirebilmesi" olabilir mi? "Egemenlik kayıtsız şartız milletindir" sözünün bir anlamı varsa, gerçek egemen milletin, kriz meselelerde son kararı vermesi akla geliyor. Gerçekler, "Bunun için yargıyı denetime tabi kılmayı, milletin kararına havale etmeyi gerektirmiyor mu?" Başbakan'ın "demokrasi manifestosu" olarak nitelenen konuşmasında bu konu çok anlamlı bulundu. Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra Erdoğan'ın ne diyeceği büyük merak konusuydu. Sonunda grup toplantısında patladı. Başbakan sözünü esirgemedi, hem yargıy a hem CHP'ye önemli uyarılarda bulundu.
Şifreler Başbakan Erdoğan'ın meydan okuduğu konuşmanın şifre sözcükleri şöyle: "Beyler ülke yönetiyoruz ülke! Oyuncak değil. Meclis hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi kabul etmedi, bundan böyle de kabul etmeyecek. Olaylara, kendimizi geri çekmeden başkalarını da dışlamadan hep birlikte sahip çıkacağız. Sorunların hiçbiri çözümsüz değildir. Arızi sorunlar istikametimizi engelleyemez. Bu siyaset milletindir, rotamızı millet belirlemiştir. Milletin tarihi yürüyüşüne ortak oluyoruz. Güven ve istikrarı yakaladık. Yürüyüşümüz devam edecek. Şu kısacık hayatımızda gölgelerin üzerimize sıkça geldiği zamanlarda güneşin doğuşuna binlerce kez şahit olduk. Meclis'in iradesini bloke etmek, milli iradeye tavır almaktır. Anayasa'dan kaynağını almayan karar kabul edilemez. Anayasa'ya uygun olmayan hiçbir karar uygulanamaz. Milli egemenlik, hiçbir kişiye, zümreye sınıfa bırakılamaz. Yasama yetkisi, millet adına Meclis'e verilmiştir. Bu yetki hiçbir suretle devredilemez. Kamuoyunun ikna edilmeye ve tatmin edilmeye ihtiyacı var. Gerekçeyi görmek istiyoruz. Anayasa değişikliği neye göre esastan incelendi?"
Sonuç AKP, Anayasa'nın 2 maddesinde değişiklik yapılmasını istiyor. Anayasa Mahkemesi'nin görev yetkilerini düzenleyen 148. maddede değişiklik yapılarak, yetkilerine kesin sınır koyulması savunuluyor. Yine Anayasa'nın 6. maddesinde yer alan "egemenlik" konusunda düzenleme de tartışılıyor.