Ekrana veda eden, haksız (!) yere kaldırılan, beklenmedik bir anda finali yayınlanan hemen her diziden sonra mailler, SMS'ler yağıyor... Yayınlanmaya başlanan her dizi mutlaka bir seyirci kitlesi ediniyor. Ekranda 2 hafta bazen de 8 hafta boyunca merakla beklediği dizinin yayından kalktığını öğrenen seyirci, hayal kırıklığı ile birlikte öfke duyuyor. 'Benden Baba Olmaz'cılar bugünlerde yenilgiyi kabul etti gibi duruyor. Onların aylarca süren mücadelesini Star'da yayınlanıp bir anda yok olan 'Serçe' fanatikleri aldı. Bu dizilerin ekrana neden veda ettiğini hepimiz biliyoruz. Kanal yöneticileri beklenen reytingi almayınca diziyi tozlu raflara göndermekten çekinmiyor. Ancak geçtiğimiz gün RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın yaptığı açıklama bu zorlukla kabul ettiğimiz kuralın temelini sarstı. Akman, reyting ölçümlerinin adil olmadığını açık bir şekilde dile getirdi. Kıssadan hisse çıkan sonuç açık; sevdiğimiz yapımlar adil olmayan bir sistemin kurbanı oluyor... Bir yapımın içindeki duygunun, emeğin, yaratıcılığın hiçbir anlamı yok. Her şey sayılara bağlı. Üstelik adil olmayan bir sistemin ortaya çıkardığı matematiksel değerlere...
Hedef tüketici
İşin kötüsü bu açıklamayı yapan Sayın Zahid Akman, bu sistem için radikal kararlar alamadıklarını da söyledi. Yine kıssadan hisse, elimizden hiçbir şey gelmiyor. Sistem o an neyi gerektiriyorsa onu izleyeceksiniz. İzlemek istemiyorsanız, siz bilirsiniz! Nasılsa merak etmeyin reyting ölçüm cihazlarının bulunduğu evlerde izleyenler var. Akman'ın açıklamalarından da anlaşılacağı gibi; reytinglerde esas alınan reklam verenlerin hedeflediği tüketiciler. Yani kırsal kesimdeki vatandaşın ne izlemek isteyeceğinin bir önemi yok. Söz hakkı, dizinin arasına giren reklamlardaki ürünleri alabilecek kadar parası olan şehirliler... Televizyonu izlerken bile parası olan düdüğü çalıyor. Nasreddin Hoca'nın yaşadığı yıllar çok eskide kalsa da mantık hiç değişmiyor.