Çevremizdeki bazı (ki çoğu) insanların merak ettiği konular hiçbir zaman bitmiyor. Kim ne yapmış, ne yapmamış, nasıl, niye, neden yapmış, keşke şöyle yapsaymış, yok böyle yapsaymış daha iyi olurmuş, ben onun yerinde olsaydımlarla geçirdikleri bir dolu zaman. Ve bu zamanları topladığınızda eşittir; koca bir yaşam. İşte, "El alem ne derse desin, ben kendim için yaşıyorum" diyenlerdenseniz dünyadaki şanslı insanlardansınız. El alem misiniz, yoksa "El alem ne derse desin, ben böyleyim" diyen cesur yüreklerden misiniz? El alem istedi diye mi okudunuz, iş güç sahibi oldunuz, mutsuz bir evliliğiniz olmasına rağmen ele güne rezil olmayalım korkusuyla istemediğiniz bir evliliğe mahkum musunuz? Ailemize laf gelmesin diye mi yaşamak istediğiniz hayatı yaşamıyorsunuz? Hep başkaları için mi yaşadınız, neden yapmak istediklerinizi yapamadınız? Yaşamdaki tüm doğru soruları kendimize sorma cesaretini gösterirsek yaşam bize en güzel cevapları sunar aslında. Ve biliyor musunuz ki, insanların birçoğunun hastalanma nedenleri toplumsal baskılar, kendi içsel güçlerini fark etmemeleri, kendi keşif yolculukları için doğru bir yol haritası çizememeleri. Bu da bir çeşit hapishane değil midir? Demir parmaklıkları şeffaf, gardiyanları el alem olan... Kırın zincirleri, el aleme inat, çizin yol haritanızı, açın yüreğinizin kapılarını ve inanın en doğru soruları sorarsanız en iyi cevapların size geleceğine sadece inanın! Not: "El Alem Ne Der?" isimli kitaptan esinlenerek bu yazı yazılmıştır. Dilek Dündar'a hediye ettiği kitabı için teşekkürler. İşte Dilek Dündar'a göre el alem grubu; aile büyüklerimiz, uzak yakın akrabalarımız, uzak yakın komşularımız, iş arkadaşlarımız, yakın arkadaşlarımız, dostlarımız, bizi hiç tanımayan ama tanıdığımızı tanıyanlardan oluşan insanlar topluluğu...