Panik bozukluk her yaşta başlamakla birlikte, en çok ergenlik dönemi ve 30'lu yaşların ortalarında görülüyor.
Panik bozukluğun temel klinik özelliği, yineleyici nitelikli beklenmedik panik ataklar. Ancak bozukluğun ileri aşamalarında kişiler sıklıkla duruma bağlı ataklar da geçirebilmektedirler. Panik ataklarının sıklık ve şiddeti değişkenlik gösterir. Örneğin, bazı bireylerde aylarca sürebilen bir zaman dilimi içinde ortalama haftada 1 atak görülebilir. Bazıları ise haftalar, hatta aylar boyunca atak geçirmeyebilirler. Genellikle haftada 1 atak ölçütünden daha sık ya da seyrek ataklar görüldüğü söylenebilir. Genel toplumda yaşam boyu görülme sıklığı yüzde 1.5-3.8, genel erişkin toplumda yüzde 8.3'tür. Bir çok erişkinin (yüzde3-4) yakınmaları tam olarak panik bozukluğu tanısını karşılamasa da panik atakları yaşadığını göstermektedir. Agorafobi ile seyreden panik atakları sıklığı yüzde 1.7-2.6 olarak verilirken, panik atakları olmaksızın görülen agorafobinin sıklığı ise yüzde 1.4- 6.6 arasında değişmektedir. Genel olarak anksiyete bozuklukları kadınlarda erkeklerden daha çok görülmektedir. Panik bozukluğu ve agorafobi için kadınlarda görülme sıklığı erkeklerden 3 kat fazla olarak bulunmuştur. Bu fark, kadınların daha çok tedaviye başvurmaları ile de ilişkilendirilmiştir. Panik bozukluğu her yaşta başlamakla birlikte, tipik olarak geç ergenlik dönemi ve 30'lu yaşların ortalarında görülür.
Panik atak hangi hastalıklarla bir arada görülebilir? Aynı kişide en az 2 psikiyatrik ve/veya fiziksel hastalığın aynı zamanda bulunması rastlanan bir durum değildir. Panik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, sosyal fobi ve diğer fobiler, saplantı- zorlantı (obsesif kompulsif) bozukluğu, madde kullanımına ya da fiziksel bir hastalığa bağlı kaygı bozukluklarında görülebilir. Depresyon oldukça sık olarak kaygı bozuklukları ile birlikte görülür ve mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Depresyon semptomları çaresiz, mutsuz, ümitsiz hissetme, iştah ve uyku düzeninde değişimler, enerji azlığı ve konsantrasyon güçlüğü sayılabilir. Depresyon yaşayan kişilerin çoğunluğu ilaç ve psikoterapi ile birlikte başarı ile tedavi edilmektedir.
GÖĞÜS AĞRILARI Panik bozukluğu olan hastalarda kardiyak, nörolojik ya da gastrointestinal sistem belirtileri görülebildiği gibi kimi zaman da anjina, kalp kapağı hastalıkları, değişken hipertansiyon, solunum yolları hastalıkları, migren tipi baş ağrıları, peptik ülser ya da troid bezi hastalıkları panik bozukluğuna eşlik edebilmektedir. Bedensel hastalıkların belirtileriyle, panik bozukluğunun belirtileri karıştırılabilmektedir. Ayrıca bedensel hastalıklar da kişinin bütünlüğünü, kendi kendine yeterliliğini, beden imajını, sosyal ilişkilerini tehdit etmekte ve kaygıya, paniğe yol açabilmektedir. Kardiyak hastalıklar: Göğüs ağrısı yakınması olan ancak anjiyografide koroner arater hastalığı olmayan hastaların yüzde 43-61'inin panik bozukluğu tanısı aldığı ileri sürülmektedir. Benzer şekilde göğüs ağrısı ile acil servise başvuran hastaların yüzde 16-25'i panik bozukluğu olarak değerlendirilmektedir. Anjiyografide koroner arter hastalığı olduğu saptanan kişilerin yüzde 5-23'ünde panik bozukluğu olduğu bildirilmiştir.
KADINLAR RİSK ALTINDALAR Solunum yolu hastalıkları: Araştırmalarda, astım atağı sırasında hastaların yüzde 42'sinin panik atağı yaşadığı ve astımlı hastaların yüzde 6.5-24'ünde panik bozukluğu görüldüğü ileri sürülmektedir.
Nörolojik hastalıklar: Yapılan çalışmalar, panik bozukluk ile baş ağrısı arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Panik bozukluğu olanların migren tipi baş ağrısının sık görülmesi dışında, baş ağrısı yakınması olan erkek hastaların yüzde 12.8'inde, kadın hastaların ise yüzde 15'inde panik bozukluğu öyküsü olduğu gösterilmiştir. Migren tipi baş ağrısı olan hastalarda, baş ağrısı olmayanlara göre panik bozukluk 3 kat, yaygın anksiyete bozukluğu 5 kat, majör depresyon ise 2 kat fazla görülmektedir.