Globalleşme ve iletişim devrimi tüm insanlığa yeni fırsatlar sunmasının yanında, yeni uyaranlar, durumlar, koşullar, değerler, zorlanmalar ile baş başa bırakmaktadır. Toplumlar gelişip karmaşıklaşırken, insan bireyselleşirken aynı zamanda da yalnızlaşabilmektedir. Son yıllarda yaşanan depremlerden, ekonomik krize, ikiz kulelerin bombalanmasından, savaşlara kadar uzanan olaylar, toplumumuzda ve dünyada yaşanan yıkım ve çatışmalar bireyin ruhsal ve bedensel sağlığını bozmakta, toplumun psikolojisini olumsuz etkilemektedir.
KAYGI EVRENSEL BİR DUYGU
İnsanın biyolojik varlığı doğa ve dış tehditler karşısında çaresizdir. Dış dünyadan gelen bir tehlikeye karşı gelişen tepki korkudur. Korkan insan bedeniyle ve iç güdüleriyle tepki verir ya kaçar, ya da korktuğu nesneyle, durumla savaşır ya da dona kalır. Kaçamayınca ya da kaynağı yok edemeyince ciddi zorlanma yaşar. Panik bozukluk ve panik atak psikiyatri literetüründe genel anlamıyla kaygı bozuklukları içinde tanımlanmaktadır. Kaygı (anksiyete, endişe, bunaltı, sıkıntı) her insan tarafından yaşanan, evrensel bir duygudur.
ATAK ANİDEN BAŞLAR
Bireyin kaynağını kendisinin de bilmediği içten ve bilinç dışından gelen çatışmalar kaygıya yol açar. Asıl amacı, yaşamın sürdürülmesi ve uyum davranışının gelişimini sağlamaktır. Hafif- orta düzeyde bu duygunun yaşanması sağlıklı iken, bir noktadan sonra kişinin yaşamını ve diğer insanlarla olan ilişkilerini olumsuz olarak etkilemeye başlar. Kaygı duygusu, olaylara içerdikleri tehlikelerle orantısız, uygunsuz ve abartılmış yanıtlar verilmesine neden olur ve kişiyi paniğe götürür. Bilinmezlik, belirsizlik ve kontrol edilememe algısı paniği arttırmaktadır. Günümüz zorlanan insanının yok edemediği ya da kaçamadığı tehditler karşısında psikolojik açıdan kendisini tehdit altında hissetmesine paralel olarak panik bozukluk artmaktadır. Panik atak, aniden başlayan ve zaman zaman tekrarlayan, insanı dehşet içinde bırakan yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleridir. Atak aniden başlar ve 10 dakika ya da daha kısa bir süre içinde hızla doruk düzeyine ulaşır.
GELECEĞİNE GÜVEN
Çoğu zaman buna, bir tehlikenin yaklaştığı ve kötü bir şeyler olacağı duygusu ve kaçma isteği eşlik eder. Kendisinin geleceğine güven ve emniyet hisseden insan daha az panik yaşar. Kendisini sağlıklı var eden, çalışan üreten, seven, sevilen insan daha az panik yaşar. Günümüz insanı yeni durumlara uyum sağlamada zorlanmaktadır. Bu zorlanma kaygıya ve paniğe yol açmaktadır.