İşte Fuat Naci Kanık'ın ağzından 'İstandbull' takımının yarışmaya katılma öyküsü:
* Ekibim aynı zamanda iş ortaklarım olan Gökhan Erkek, Deniz Bahadır Gür ve Mehmet Onur Yalazı'dan oluşuyor. Aslında ekip olarak bir yıla yakın bir süredir de Gen3 isimli şirketimizde birlikte çalışıyoruz. Gökhan mimar, ben interaktif tasarımcıyım, Onur sistem yöneticisi, Deniz ise bilgisayar programcısı. Ayrıca ekipte olup da resmi olarak adları geçmeyen bir çok görünmez kahramanımız da bulunuyor.
* Yurt dışındaki Flugtag'ın organizasyon görüntülerini izlemiştim. Eğlenceli ve heyecanlı gözüküyordu. Katılmamızda etkisi büyük.
* Yarışmayı duyduğumuz anda takım olarak hiç düşünmeden Flugtag'dayız demiştik. İş nedeniyle projeyi ancak son gece gönderebildik. İyi ki göndermişiz, kambersiz düğün olmaz..
* Projeye kararı vermemizde etken olan Flugtag'ın Türkiye'de ilk kez yapılıyor olması. Biz de ilklere ilkler yakışır dedik ve ilk fiziksel olarak uçan Türk'ü konu aldık. Yani Hazerfen Ahmet Çelebi. Doğal olarak da Hazerfen'in havalandığı Galata Kulesi'ni ön plana çıkarmamız gerekti. Her ne kadar kendimi modern bir Hazarfen olarak görmesem de, bir kez bile olsa böyle bir şeyi yaşamak çok hoş olacak eminim.
* Yarışmada ömür boyu. Ama kurallar dahilinde bir ara ayağımın suya değmesi gerekiyormuş!
* Ailemizin ve çevremizin tepkilerini onların yüzünü gördüğümüz zaman ancak öğrenebileceğiz.
* Bizce önemli olan, böyle bir organizasyonda ortaya kendi içimizden gelen güzel topluca bir şeyler koyabilmemizdi. Bu çalışmayı yaparken bol bol güldük, ara ara tartıştık. Sonuç olarak birlikte bir şey üretmenin keyfini yaşadık. Desteklerinden ötürü sponsorumuz Turatel'e, atölyesini tarumar ettiğimiz ağabeyim Tankut Kanık ve fikirleriyle eksik olmayan Melih Demirbaş'a bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile her derdimize koşan Fatih Yargıcı'ya, desteğini eksik etmeyen Gürkan Özenen'e, çizimleri ve neşeli tavırlarıyla yanımızda olan arkadaşımız Ayşe Bilgin'e teşekkürler..