F.Bahçe
Bayan Takımı üçleme yapıp şampiyon oldu. Deniz Baykal, Bahçeli, Toptan, Başesgioğlu ve Mehmet Atalay, final maçında G.Saray Asbaşkanı Yiğit Şardan'ın üstüne yürüyen Başkan Aziz Yıldırım'a kutlamalar döşendiler. Kanarya ikinci futbol hayal kırıklığının tedavisini salonlarda arıyor. Bu arada Yiğit Şardan'ın kabadayılığının da ancak Ali Sami Yen VİP tribününde geçerli olduğunu gördük. Her horoz kendi çöplüğünde öter, bu işler kafeste aslan tedarikine benzemez tamam da o zaman aslanım diye dolaşmayacaksın. Tribün küfürlerinden nasibini alan G.Saray'ın ası Esra Şencebe, Hakan Şükür misali, Milli Takım'a alınmadı. O da tamam da, Şükür'ü almayan Fatih Terim, kıymeti kendinden menkul Milli Takım koçu, tam 18 yıldır Botaş'da koçluk yapmakta olan Ceyhun Yıldızoğlu'nun böyle bir yetkinliği var mı?
***
Yoksa ülkenin en iyi oyuncularından Milli Takım yapma yerine "
Bu benim takımım kime ne sayralığı" bayanlara da mı bulaştı? Megaloman olmak için önce mega olacak, kendini aleme kabul ettireceksin. Yoksa sonun sizin oralarda bir zamanlar dolaşan, adını unuttum, hani iyi Aydan Siyavuş taklidi yapan bir çocuk vardı, ona benzer Ceyhun bey kardeşim. Tabii lafım eğer bu kararları sen kendin alıyorsan. Yok, Jülide Sonat dikte ediyorsa milli takımı o zaman geri alır onunla konuşurum "Esra neden yok" meselesini.
Yıllardır sözünü ettiğim İstanbul'un dışarılıklı takımlara karşı geliştirdiği tarihi
"Bizans refleksi" ufaktan ufağa işlemeye başladı sanırım.
Beşiktaş karşısında Akatlar'da yenildiğinde,"
çok ucuz faullerle elimizi kolumuzu kırdılar" diye yakardı Türk Telekom koçu
Ercüment Sunter. Bu psikososyal faktör hep vardı ve de olacaktır. Ankara takımları hakemlerinde müdahale edemeyeceği ezici üstünlüğe sahip olana kadar da sürecektir. Başka türlü kupalar surların dışına çıkmaz.
Biraz da gülelim ve
"Ortada ki maçı Jüstinyen kazanır" (Bkz. Sivasspor'un 4. sayılması) diye lafı bağlayalım.