FENER maçı geçilmiş, sezonun en önemli deplasmanı Aslan yüreklileri bekliyordu. Sivas'la oynanacak 90 dakika her iki ekip için de büyük önem taşıyordu. Galatasaray alınacak tek puanla dahi İstanbul'a avantajlı dönecekti. Yönetim ve Futbol A.Ş. kolları sıvamıştı. Hem şampiyonluk için hazırlanılıyor, hem de şampiyonluk için çok önem verilen iki 90 dakika daha olduğu gerçeği göz ardı edilmemeye çalışılıyordu. Ardından dış dünyaya kapılar kapatıldı. Bu sezon ilk kez bir uygulama da Sivas maçı öncesi devreye girdi. Takım uçağına medya mensubu alınmayacaktı. Herkes tek yürek olmuş şampiyonluğa koşuyordu. Sivas'a sakat cezalı kim var, kim yok herkes gelecekti. Tabi ki başta da ameliyatlı Hasan Şaş. Ahçılar da Sivas'a getirildi. Otel mutfağını ele geçiren Bülent usta ve ekibi özel salonda salonda özel yemekleriyle şampiyon mideleri tok tutuyordu. Yönetimde tam kadro olarak Sivas'a gelmişti..

ARDA ÇOK ENDİŞELİYDİ
Kent tek vucüt olmuş şampiyonluğa inanmıştı. Her taraf bayraklarla donatılmıştı. Bu heyecan dalgası Galatasaray kafilesine de sirayet ediyordu. Genç futbolcuların stresi oldukça fazlaydı. Arda- Mehmet Topal-Barış bu yükü daha çok taşıyorlardı. Çok sevdiği Galatasaray'da hiç kupa kaldırmadığını söyleyen Arda maç öncesi çok çekiniyordu. Mustafa Turgun maç saati yaklaştıkça heyacanın azalacağını söylüyor "Hasan'ın, Ümit'in ve Linderoth'un da bizimle gelmesi iyi oldu. Stresi azalttık. Kalan stres de iyi stres. Faydalı stres" diyordu..

HİTAP USTASI ADNAN POLAT
Akşam yemeği yenmiş maç toplantısı yapılacaktı. Yöneticiler otelin salonunda Galatasaray-Fenerbahçe Bayan Basketbol final serisinin ikinci maçını canlı yayında izliyorlardı. Herkes hop oturup, kalkarken yukardan maç toplantısı haberi geldi. Başkan Adnan Polat, Haldun Üstünel ve Murat Yalçındağ'la birlikte takımın yanına gitti. Başkan yine tam bir hatip ustası olduğunu kanıtlayan bir konuşma yaptı. Duygusal, kendinden emin. Herkes yine havaya girmişti. Futbolcular odalarına çekildi. Ancak Sivas'ta otelin önünde büyük curcuna vardı. Gürültü almış başını gidiyordu. Otel kapısı önünde durmak bile zordu. Üstünel ve Yalçındağ emniyet görevlileriyle sürekli temas halindeydi. Her şey düzgün gidiyordu ama dünyanın bin bir türlü hali vardı. Bu büyük tantana gece 23.00'e kadar sürdü..

YALÇINDAĞ'IN UĞURU
Ve ardından o müthiş maç, bir o yana bir bu yana atılan gollerle heyecan kasırgası yaratan 90 dakika start aldı. İlk dakikalarda gelen şok gol herkesi üzmüştü. Şeref tribündeki yönetimi heyecan sarmıştı. Herkes hop oturup hop kalkıyordu. Devre bitimine doğru gelen Arda'nın iki mükemmel golü Galatasaraylı yöneticilerin olduğu bölümü görülmeye değer hale getirmişti. Herkes birbirine sarılıyordu. Ama aralarında Murat Yalçındağ yoktu..! Tamam Yalçındağ heyecanlı ve duygusal bir Galatasaraylıydı ama nasıl olurda bu iki golü kaçırırdı..? İşin sırrı akşam maçtan sonra dönüş uçağında ortaya çıktı.. O sırada çok sıkışan Yalçındağ tuvalete gitmiş ve Arda'nın ilk golü o sırada gelmişti. Bunu kendine uğur sayan sevgili Murat Yalçındağ "iyi geldi dur bakalım" deyip biraz daha orada kalmıştı. Allah'tan Arda ikinci golü de hemen filelere bırakınca Yalçındağ devre arasında tribündeki yerini almıştı..

TÜNELİN UCU GÖRÜLMÜŞTÜ
İşte böyle güzel tatlı anılarıyla 90 dakika sonunda gelen 5 gollü galibiyet ve 3 puan artık tünelin ucundaki ışığın gücünü de artırmıştı. Şampiyonluk iyice yaklaşıyordu. Dönüş uçağındaki coşku da bunun kanıtı oldu. Maçtan önce stresi yaşayan Arda maçın yıldızı olmuş, Sivas kalesini 3 golle süslemişti. Uçağın yıldızı da yine Arda oldu. Tezahüratlar havada uçuşuyor, Hasan-Sabri-M.Topal-Arda'yla çoşarken yönetim de onlara katılıyordu.. Uçağın sürpriz konuğu Mehmet Cansun başkandı. Herkesin keyfi ve neşesi yerindeydi. Pistte yaklaşık 1,5 saatlik rötar bayram yerine dönen uçağın içinde hissedilmemişti bile: "Yönetim-futbolcu-taraftar. Şampiyonsun Galatasaray."