Fotoğrafçılık uğruna televizyon kariyerine ara veren Okan Bayülgen, yeni sergisiyle yine olay yaratacak. Sergisinin konseptini Ece Vahapoğlu'na anlatan Bayülgen'in sergisinin girişindeki "Okan Bayülgen Fotoğraf Sergisi" yazısına aldanmayın. Aslında bu bir kandırmaca. Çünkü Okan geleni çekiyor...
***
Gördüğüm en güzel kız sensin
Televizyonda yaptığı gece şovlarına ara veren Okan Bayülgen, yaratıcılık gücüne engel olamıyor. Kameranın önünden objektifin arkasına geçen Bayülgen, sıradışı bir projeyle sanat severlerle buluşmaya hazırlanıyor....
Okan Bayülgen'in yeni sergisi 29 Mayıs'ta Sofa Otel'de başlayacak.
Sergi için fotoğraflar çekerken görüştük... Sergide benim de fotoğrafım yer alacak. O benim fotoğrafımı çekti, ben de röportaj yaptım. Bir taşla iki kuş.
*
Yakında başlayacak olan serginden bahsedelim...
Şimdi bu aslında bir enstelasyon gibi görünüyor ama çok büyük bir sanatsal iddiası yok. Yani bir sergi salonu var, o sergi salonunda hiçbir fotoğraf görünmüyor ve siz oraya geliyorsunuz. Peki, nerede fotoğraflar? Ben de diyorum ki, "Geldin ve fotoğraf sensin." O serginin oluşumunu sergi salonunda hazırlamak; bunu daha önce Pudra Sergi Salonu'nda yapmıştık. Orada bizim randevulu olarak fotoğrafını çektiğimiz büyük ustalarla, 20 küsur ustayla, böyle çalışmıştık. Aynı sergi salonunda imal edilmişti fotoğraflar. Hatta daha sonra Pudra Kitabı çıktığında da o sergiden fotoğraflar vardı. Yani hepsi birbirinin içine geçmiş gibi.
*
Benzer bir proje olacak yani...
Burada, bu salonda da bir çekim atmosferi var. Aynı zamanda sihirli ve komik lunapark aynaları var. Dolayısıyla iddia edilen şey şu; "Sen aslında bu en sıradan, buraya yanlışlıkla gelmiş, kapının önünden geçerken bir fotoğraf sergisi ilanı görerek içeri girmiş bir durumdayken, aslında güzelsin." Senin hiçbir şeye ihtiyacın yok. Yani estetik cerrahi ya da daha sonra fotoğrafta yapılan birtakım müdahalelere ihtiyacın yok. Dolayısıyla fotoğraflar hep sıradan, beyaz fonda, makyaj yapmadan kuaför çağırmadan hazırlanmış fotoğraflar oluyor.
AŞKIN DOĞAL HALİ!
* Hanımlar bundan rahat olabiliyorlar mı?
Tabii biraz tehlikeli bir iş, çünkü hanımlar genelde herhangi bir müdahale olmadan görünmek istemiyor. Ben de onlara nasıl bir kabiliyet göstereceksem, onu işte bulmaya çalışıyorum, "Hayır, bu sıradan halinle güzelsin" diyeceğim. Çünkü; örnek size, sokakta bir adam dönüp size baktığı zaman ya da birisi sizi bir yerde beğendiği zaman, 'Ne kadar hoşsun' dediği zaman, ya da birisi size aşık olduğu zaman, siz en photoshoplu, en estetik, en güzel giyinmiş, en çok makyajlı halinizle olmuyorsunuz aslında.
MÜDAHALESİZ VE NATUREL
Genelde, kadınlar birbirini beğenirken müdahale istiyor. Ama örnek, bir erkek onlara aşık olurken müdahalesiz ve natürel hallerini görmek istiyor. Dolayısıyla serginin ismi de "Çünkü gördüğüm en güzel kız sensin" Dove'un sponsorluğunda yapılan bir iş. Benim Dove ile, özellikle anoreksiyaya karşı, özellikle cerrahi müdahalelere karşı fikirlerim uyuştuğu için, aslında onlar böyle bir sergiyi sponsore ediyorlar. Tabii sanıyorum ilginç şeyler ortaya çıkacak. İlk başta biraz sıradan görünecek ama sonra 'vay be, ne tatlıymış, ne sempatikmiş, ne kadar hoşmuş, tam aşık olunacakmış gibi bakıyor' filan gibi şeyler çıkacak sanıyorum ki.
*
Rastgele gelenlerin dışında kimler var?
Şimdi rastgele gelenler, sokaktan gelen insanlar; genelde sanat severler geliyor. Dolayısıyla birkaç genç hanım geldi, yaşlı hanımlar geliyor, onlar diyorlar ki, "Nerede bu fotoğraflar?" Diyorum ki; "Sen geldin ya, sensin fotoğraf." "Nasıl yani, benim fotoğrafımı mı çekeceksin?" diye soruyorlar. "Evet, senin fotoğrafını çekeceğim" diyorum. Öyle fotoğraflar var. Ama bir yandan ben beğendiğim, herhangi bir estetik müdahale taşımayan insanları da davet ettim, aralarında dizi oyuncuları da var. Siz de varsınız. Dolayısıyla onlar da bihaber geldiler. Geldiklerinde "Ama biz şimdi makyaj yaptırmadık ki, saç yaptırmadık ki" diyorlar. "Tamam tamam bu haliniz güzel, böyle çekelim" diyorum ben. Aslında biraz kandırarak yaptığımız bir iş. Çok hazırlanıp gelmesinler diye; siz bayağı hazırlanıp gelmişsiniz. (gülüyor)
*
Azıcık makyaj var...
Geçenlerde Ankara'dan gelen bir hanımla bey bana bayağı hakaret ettiler burada. "Eserler nerede?" diye sordular. "Eserler yok; bakınız, bu böyle bir fikir" diye cevap verdim. Aslında bir heykeltraş da aynı şeyi yapabilir. Ya da bir ressam da aynı şeyi yapabilir. "Hayır, biz eser görmek istiyoruz" diyorlar. Bir türlü derdimi anlatamadım. Sırtlarını dönüp gittiler. Öyle protesto edenler de var. Daha önce sergilerimi görmüşler ve benzer bir şeyler istiyorlar. Onlar bu şekilde kandırılmaktan hoşlanmadılar.
*
Yeniliğe çok da açık değiliz...
Aslında bunu bütün sanatçılar yapabilir. Ama benim burada niyetim aslında bir sanat göstermek değil, yani aslında ben basit ve sade fotoğraflar çekiyorum işin doğrusu.
ADAYA GİTMEK İSTİYORUM
* En iyi neyin fotoğrafını çekiyorsun? Fotoğrafçılıkta neden iyisin?
Herhalde en keyifli olduklarım; böyle moda fotoğrafı çekmek amacıyla başka bir ülkeye gittiğim zaman... Örnek Madagaskar'a, Küba'ya, Fas'a gibi. Orada tabii özellikle İstanbul'un keşmekeşinden uzak kaldığımız için çok keyifli, çok aydınlık fotoğraflar çıktı. İstanbul'da biraz sıkışmış zamanlarda, sıkışık insanlarla, sıkışık bir fotoğrafçı olarak çalışıyorum. Dolayısıyla, hani mümkün olsa, bir ara 70'li yıllarda Avrupalı fotoğrafçıların yaptığı gibi bütün modelleri ya da güzel hanımları, örnek sizi moda fotoğrafı için ya da böyle bir proje için alıp bir adaya falan gitmek istiyorum. Herkes bir rahatlasın baştan diye.
*
Televizyonculuğu bırakıp fotoğrafçılığa yöneldin, bu maddi yönden seni nasıl etkiledi? Fotoğrafçılıktan da iyi para kazanabiliyor musun?
Evet, hatta çok kazanıyorum diyebilirim. Tabii tiyatro yaptığım zaman tiyatro lirası kazanıyordum, fotoğrafta fotoğraf lirası kazanıyorum. Bunları karşılaştırmak doğru değil.