Bütün mevsimlerin uğrak yeri; balıkların ve uzun oltalı balıkçıların; gelip geçen suların ışıltısında....
Galata Köprüsü bir geçmişi anlatır aslında. Anıların yüklendiği bir geçmişi yanarak anlatır...
Eski İstanbul silüetinin en güzel görüntülerinden biri yine eski Galata Köprüsü'dür. Kimi gelip geçilen bir yer olarak anar onu kimi bir hayatın başlayıp bittiği yer olarak. Kim ne derse desin; tüm hayatların gelip geçtiği yer olarak kabul etmek abartı olmayacak sanırım. Seferi bir İstanbul şiiridir Galata Köprüsü benim için. Köprü; Haliç üzerine yaptırılmış ve Karaköy'le Eminönü'nü birleştirmiş. Aslında Haliç'in iki yakasını köprüler birleştirmiş hep. O küçük kayıkların bir yakadan diğerine o mutad seferlerini saymazsak tabii. İlk köprü çok eskilerde 6. YY'da Justinianus devrinde yapılmış. Adı da 'Khalinikos Köprüsü'. Yeri tam olarak bilinmiyor ama Eyüp-Sütlüce arasında olduğu tahmin ediliyor. Bu arada Fatih Sultan Mehmet'in Ayvansaray-Kasımpaşa arasına yaptırdığı köprüyü unutmayalım. Kimi tarihçiler bu köprünün birbirine demirlenmiş gemilerden oluştuğunu da söyler. Köprünün ilk tasarımının Leonardo da Vinci'ye ait olduğunu hatırlatalım. Padişaha sunulan tasarımın gerçekleştirilmesi o günkü koşullarda pek mümkün görülmemiş ki; tam 350 yıl beklenmiş. 1845 yılında, Sultan Abdülmecid zamanında annesi Bezm-i Alem Valide Sultan tarafından yaptırıldı. Köprüye 'Cisr-i Cedid', 'Valide Köprüsü', 'Yeni Köprü', 'Büyük Köprü', 'Yeni Cami Köprüsü', 'Güvercinli Köprü' adları takılmıştı. 350 bin altına 466 metre uzunluğunda 25 metre genişliğindeydi köprü ilk açıldığında... Galata Köprüsü; 1863, 1875 ve 1912 yıllarında yenilendi, tamirattan geçirildi. 1912'de son şeklini alan köprü, 1992'de yandı. Yanan köprü onarıldıktan sonra Balat-Hasköy arasına yerleştirildi ve Karaköy-Eminönü arasındaki eski köprü yerine modern bir köprü yapıldı.
BALIK EKMEK Ama kim ne derse desin yeni ve modern görünümüyle bugünkü köprü eski köprünün 'yaşayan' havasını koruyamadı. Çünkü eski köprü bir müdavim tayfası yaratmış, bir alışkanlık vesilesi olmuştu. Hatta Galata Köprüsü'nü; yaşayan bir organizmaya benzetmek müdavimlerine tarihen bir övgü de olacaktır. Köprüyü bir dönemin sembolü olarak görmek gerekir. Eski Galata Köprüsü'nde salaş paçavralarla kaplı duvarları, bira fıçıları üzerine atılmış tahtadan ibaret masaları, komik müdavimleri, garsonları, dost mekan sahipleri, denizi, martısı, balık ekmeği ve buz gibi 'meşrubatıyla' evlere şenlik bir mekandı... Çemberlitaş'a yakın mekanlardan ve elbette ki Çorlulu Ali Paşa'dan çıkılır, Cağaloğlu Yokuşu'ndan inilir ve Galata Köprüsü'ne Yeni Camii tarafından giriş yapılır, uygun bir mekana ulaşılırdı... Mekanlar dosttu son yangından önce... Şimdi çok arkadaşsız mekanlar, yakındı daha önce... Şimdi çok uzak... Soğuk ve uzak şimdi o anılar. "Galata Köprüsü kaldırılınca, boynu hep / bükük kalacaktır altından geçmek için / bacasını kıran çatananın..." (Sunay Akın)