Her şampiyonluk çok değerlidir... Ancak bazı anlar vardır, bazı sevinçler bunlar çok daha özeldir. İşte Başkan Adnan Polat için de 17. şampiyonluğun kendisinde çok özel bir yeri var. Sayın Polat bir çok şampiyonluk yaşadı Galatasaray'la. Ama bu seferkini hiç unutamıyor. Aynen şöyle diyor: "Galatasaray öyle böyle değil çok büyük iş yaptı. Sezona 5 maç seyircisiz başladı. Çok önemli sakatlıklar yaşadı. Bu takımın bütün bu handikaplara rağmen hakkı verilmedi. Ardından hoca gitti. Kalli'nin gidişi, bırakması bizi oldukça etkiledi. Kaç hafta bizi kendi işlerimizden etti. Bütün mesaimizi Florya'da geçirir hale geldik. İşimizi gücümüzü bıraktık... Kendimizi bu şampiyonluğa endeksledik. Şimdi böyle elde edilen bir şampiyonluk nasıl bir şampiyonluktur? Bana göre en kutsal şampiyonluk budur." Evet Başkan bu sezon öyle çalıştı, öyle mesai harcadı ki hakkını vermek lazım. Camiayı toparlaması ise ayrı bir meziyetti zaten. Sivas maçı öncesi birlikte yürürken bana "Şu Sivasspor maçını geçelim tüm başkanları çağıracağım. Kupayı onlara kaldırtacağım. Bu külüpte içinde bulunduğum çok şampiyonluk ve kupa gördüm. Ama dikkatin edin, hiçbir kupayı ellerimle havaya kaldırmadım. Bu şampiyonluk en kutsal şampiyonluk olacak..." dedi.

TEDAVİ İÇİN ALMANYA'YA GİTTİ...
Biz tekrar gerilere dönelim. Seyircisiz maçların bitimine. Seyircisiz maçlar bitiminde Galatasaray taraftarına verdiği sözü tutmuştu. Bu dönem lider geçilmişti. Ama Florya'da ki istem dışı huzursuzluklar, Kalli'nin kadro seçiminde bugün geriye dönüp baktığımızda gereksiz diye nitelendirebileceğimiz mevki arayışları puan kayıplarını da getirmeye başlamıştı.. Belediye karşısında Ümit Karan'ın son dakika golü ile gelen beraberlik ardından Kadıköy'de gelen Fenerbahçe yenilgisi tahtı sallamaya başlamıştı.. Bu iki maçın sonrasında ilk Cuma maçına çıkılıyordu. Rakip Anadolu futbolunun bu sezon yükselen ateşi olarak sahne alan Sivasspor'du. Güzel futbol 2 güzel golle süsleniyor ve sıra devrenin son maçı Oftaş karşılaşmasına geliyordu. Ankara'daki maç öncesinde hafta arasında grip olan Alman hoca ne yazık ki Ankara'ya gidemiyor tedavi için Almanya'ya hareket ediyordu. Ahmet Akcan yönetiminde çıkılan maçta gelen golsüz beraberlik sonrası liderlik elden gidiyor ilk yarı 3. sırada tamamlanıyordu.

KALLİ'NİN GİT GELLERİ!
Kalli'nin hastalığı sıkıntı yaratmıştı. Futbol A.Ş'yi düşünce sarmıştı. Hoca Ankara'ya gelemeyip üstüne üstlük bir de Almanya'ya uçunca medya için de malzeme oluşmuş adeta taarruz başlamıştı. Bu ortam o sırada akıllara hoca değişikliğini getirmişti. Abdullah Avcı'nın kulislerde isminin dolaştığı dönem işte o süreçti. Bir kısım Kalli ile yollar ayrılmalı düşüncesiydi. Bu git geller takımın ahengini bozacak diyenler çoğunluktaydı. Bu ortamda bu kez ortamı yatıştırıp Kalli'nin kalması yönünde ekibi ikna eden Adnan Sezgin oluyordu. Sezgin dereyi geçerken hoca değişiminin yanlış olacağını iddia ediyordu. İkinci yarıya takım fırtına gibi başladı. Üst üste gelen galibiyetler yüzleri güldürmüştü yine.. Rize-Bursa- Ankaragücü- Manisa ve Konya maçları firesiz geçilmişti. Ama Bayer Leverkusen maçı öncesi Konya deplasmanında Galatasaray büyük yara almıştı. Almanya'ya gidecek olan takım Konya'da mahsur kalmış yoğun kar tüm programı etkilemişti. Galatasaray ısrarla erteleme istiyordu. Avrupa'da önemli bir maç oynanacaktı. Federasyon yeni iş başı yapmıştı. Adnan Sezgin'in yoğun telefon trafiği bir türlü sonuç vermiyordu. Anlaşılmaz bir inat duvarı Galatasaray'ın karşısına çıkmıştı. İlk gün temizlenmeyen saha ertesi gün buza dönecek şekilde güya hazırlanıyor Galatasaray için adeta olası bir puan kaybına davetiye çıkarılıyordu. Ama Cim-Bom Ümit Karan'ın golüyle 3 puanı kazanıyor ancak ne yazıki ki sakatlanan Uğur Uçar'ı bu sezon için kaybediyordu. Bu moral bozukluğu ve yorucu yolculuk Almanya'da UEFA'ya acı bir şekilde veda etmeye neden oluyordu..

MEDYA İPİNİ ÇEKMİŞTİ
Bu maçın etkisi sadece Almanya'da kalmakla yetinmiyor lige de yansıyordu. Dönüşte Galatasaray sahasında ilk yenilgisini tadıyordu. Kasımpaşa maçında Kalli'nin bir denemesi yine tartışma yaratıyordu. Emre'yi sağbeke alıyor, Barusso'yu orta sahada kullanıyor maç içinde de tekrar yerlerini değiştiriyordu. Ardından Beşiktaş deplasmanında gelen beklenmedik yenilgi, içerde Kayserispor'a karşı alınan galibiyetle unutulur gibi görünse de medya Galatasaray'ın ipini çoktan çekmiş şampiyon adaylarını Fenerbahçe ile Beşiktaş olarak ilan etmişti bile.. Aslan yürekliler bu ortam içinde mücadelesini sürdürmek zorundaydı artık.. Sırada zorlu Ankara deplasmanı vardı.. Hafta başında Feldkamp bu kez torununu ziyaret için Almanya'ya gidiyor ancak bu kez Almanya'dan bir kötü haber daha geliyordu. Ayağında iltihap teşhisiyle Alman Hoca'nın doktor kontrolünde ülkesinde kalacağı haberi Florya'ya ulaşıyordu. Bu havada gidilen Başkent deplasmanında Ahmet Akcan'lı Galatasaray Ankaraspor karşısında çok önemli bir galibiyet elde ediyordu. Ahmet Hoca tek başına ilk kez 3 puanla tanışıyordu. Ardından Servet'in müthiş takibiyle gelen mucize gol sonrası Denizli engeli aşılıyor Feldkamp'ta bu arada yurda dönüyordu.