Kıskançlık sevgiyi besleyen bir duygu olsa da ayarı kaçtığı zaman hastalığa dönüşür. Bu duyguya bir de öfke eklenirse uzmana gitmekten başka çare yoktur.
Çiftler arasında normal sınırları aşmayan kıskançlık, sevgiyi beslemek adına yararlıdır. Ancak, bu kıskançlığın temelinde, ihmal, eşini paylaşma korkusu olursa rahatsız edici duygu haline gelir. Artık kıskançlık sevgiyi beslemez, yitirilmek istenmeyen bir kişinin ya da bir ilişkinin yitirileceği ya da tehdit altında olduğu sanısıyla yaşanan bu karmaşık duygu sevgiye zarar vermeye başlar. Bazen kıskançlıkla birlikte öfke, değersizlik, mutsuzluk gibi duygular da yaşanır. Bu duygulara değersizlik ve özgüvensizlik ile ilgili düşünceler eşlik edebilir.
Kıskançlık sınırı çok önemli Kişiler kıskançlık sınırını aşıp, psikopatlık da denilebilen çizgiye ulaşırsa buna "hastalıklı kıskançlık" denir ve tehlikelidir. Bu durumda olan kişiler, karşısındakini elde etmekten çok kaybetmemeye yönelik davranışlar sergiler. Ancak bu davranışlar hem kendisinde, hem de karşı tarafta duygusal anlamda hayal kırıklıkları, pişmanlıklara neden olur, bu da kaybedilmemeye çalışılan ilişkinin bitmesini hızlandırır.
Kaybetme duygusu Bazen ortada hiçbir neden yokken, bazen de gerçek bir tehdit ya da kaybetme durumunda yaşanabilir. Kıskançlık çoğu zaman kıskanan kişinin iç dünyasından kaynaklanan nedenlerle abartılı ve çarpıtılmış algılardan ve yorumlamalardan kaynaklanmaktadır. Kendisini yetersiz ve değersiz gören ya da değerlilik duyguları dış etkilerden çok kolay etkilenen kişilerin daha kıskanç oldukları tespit edilmiştir.