Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e...
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama."
***
Ne güzel sonedir. 66. sone.
İnsanın her şeye rağmen yaşamaktan nasıl vazgeçmediğini, nasıl keskin anlatır.
Nasıl damarımıza basar... Nasıl güzel, yaşanılan toplumun özetini hemencecik çıkarır.
İnsan olmanın nasıl bir şey olduğunu, nasıl derin çizgilerle bir çırpıda şekiller, önümüze koyar. Nasıl olduğumuzu, nasıl olmamız gerektiğini
Ama olmadığımızı nasıl güzel yüzümüze vurur.
Kocaman bir umutsuzlukla selamlar bizi
"Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,"
Bunun olamayacağını, kuşkuya yer bırakmadan son sözde söyler, bitirir.
"Seni yalnız komak var, o koyuyor adama."
Yazının başına koyduğum sone bugün yazılmamış... Bundan yüzyıllar önce yazılmış. Bu ülkede yazılmamış... İngiltere'de Kraliçe Elizabeth döneminde yazılmış. Dünya, üzerinden geçen zamanlara rağmen tüm dönemlerde aynı. İnsanın damgasını vurduğu yaşamak eyleminin temel belirleyicisi
Acı... Hüzün... Vahşilik.
Bugün de... Bundan yüzyıllar önce de
"Dünya üzerinde yaşayan insandan daha vahşi hayvan yok" diyorlar ya
İnsanlığın önemli bir kısmı adına doğru bir tanımlama galiba. İyiye, güzele karşı kendi yaşamımızda duyduğumuz hayranlığı, başkalarıyla paylaşmaya asla yanaşmıyoruz.
"Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e"
İnsanlık durumunun tüm yüzyıllardaki en güzel özetlerinden birini, 66. Sone ile İngiliz şair Shakespeare yapmış. Biz onu sahneye yazdığı oyunlarla tanıyoruz. Ancak o yüzyılda oyun yazarı zaten şair.
Şiirsel bir anlatımla yazıyor oyunlarını. Şiir söyler gibi konuşuyor kişileri sahnede.
Bugünün tiyatro anlayışına göre garip, ama o zaman konuşma diliyle oyun yazana kız bile vermiyorlar!
Shakespeare'in tahmin edeceğiniz üzere çok sayıda sonesi var. Bunlar çeşitli yayınevleri tarafından kitaplaştırılmış. Alıp okuyabilmeniz mümkün. Unutmadan bu soneyi böylesine güzel, Türkçemiz'e kazandıran da bizim diyarların büyük şairlerinden biriCan YücelYakın zamanda kaybettiğimiz Türk şiirinin Can Baba'sı. Onun şiirlerini de okumanız mümkün.
Zaten biz millet olarak şiir severiz.
Ancak ilk gençlik çağımızda kendi yazdığımız şiirlerimizi severiz.
Başkasını da kesinlikle okumayız...
Ne garip... Ne acımasızca... Ne yazık değil mi?
"Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş.