Ne yazık ki tanıdığım kadınların hemen hemen hepsi birisi tarafından terk edilmiş olmaktan dolayı bir miktar utanç duymuş ya da en azından sıkılganlık hissetmiştir.
Tabii ki kişisel düzeyde reddedilmek rahatsız edici ve acı vericidir. Bununla birlikte içinde yaşadığımız kültürde yaşadığı kalp kırıklığından dolayı kadının erkekten daha fazla sorumlu tutulduğuna inanıyorum.
Birçok kadına erkeği bağlamanın kendi görevi olduğu, erkeğe de bu bağlılıktan kaçmanın çok doğal olduğu öğretiliyor. Tabii ki her iki toplumsal mesaj da hiç hoş değil ve hepimiz için zararlı. Bu önyargının sonucu olarak bir erkek, bir kadından ayrıldığında kadına amacında başarısız olduğu hissettirilirken, kadın erkekten ayrıldığında erkek zaten kaçındığı bir bağlılıktan yakayı sıyırdığı için kendini şanslı bile hissediyor. Bana bir erkek arkadaşım olup olmadığı sorulduğunda yanıt olumsuz olursa genelde buna verilen tepki 'Neden yok?' ya da 'Bir sorunun mu var?' gibi oluyor. Erkeklere sorulduğunda ise kimse 'Sorunun mu var?' diye sormuyor.
Reddedilmiş olmak Her neyse siz de reddedilmiş olmaktan dolayı bir miktar utanç duymuş olabilirsiniz, bunun gayet normal olduğunu bilin ve ninenizden Nicole Kidman'a kadar bütün kadınların aynı durumu yaşadığını unutmayın ve biten ilişkinin ardından kendinizi suçlamayın.
Madem ayrılıktan iki ay önce kendinizde bir sorun olduğunu düşünmüyordunuz. Alo! Şimdi de yok demektir.
Gerçek şu ki bir adam sizi gerçekten seviyorsa ve sizinle birlikte olmak istiyorsa bir yorum ya da bir olay ilişkiyi bitirmesine yol açmaz. İlişkilerde sorunlarına ya da düşünce farklılıklarının üstesinden gelmenin ayrılığı içermeyen bin türlü yolu vardır.
Dahası hiç kimse mükemmel değildir. Eski sevgilinizin de bir takım sorunları olduğuna kuşku yok.
O zaman neden siz kusursuz olmaya çalışıyorsunuz? Tamam, belki her zaman bir kahkaha tufanı olamadınız. Kendinizle ilgili değiştirmek istediğiniz bir takım olumsuzluklar olabilir ancak bunları ilişki bağlamı içinde ele almanın bir faydası olmayacaktır.
Doğru erkek Kadının biri kumsalda yürürken ayağı bir lambaya takılmış. Kadın lambayı kumların içinden çıkarmış, ovalamış. Lambadan cin çıkmış ve "Sadece bir dilek hakkın var, iyi düşün, öyle dile" demiş.
Kadın hiç tereddüt etmeden cebinden bir harita çıkararak. "Bütün dünyada zulmün, savaşın, açlığın bitmesini istiyorum. Bu haritadaki ülkeleri görüyor musun?
Bu ülkelerin birbirleriyle savaşmayı bırakmasını, her yere barışın gelmesini diliyorum" deyivermiş. Cin haritaya dehşetle bakmış ve "Bunu yapabileceğimi sanmıyorum. Başka bir dilekte bulun" demiş.
Kadın, "Hayatım boyunca doğru bir erkek bulamadım. Hem düşünceli, hem dürüst, hem karizmatik, hem eğlenceli biri, sevecen, ilgili, ömür boyu sadık olacak bir erkek diliyorum" demiş. Cin derin derin bir iç çekmiş...
"Uzat şu kahrolası haritayı!.."