Evliliğin ilk zamanlarında yeni hayata alışmaya çalışmak, çiftte depresyona yol açabilir. Maddi sıkıntı, riski artıran etkenlerin başında yer alır.
Depresyon, hayattan ve yapılan işlerden zevk alamama, mutsuz ve çökkün hissetme ile karakterize, kişinin iş ve özel yaşantısını etkileyen bir hastalıktır. Depresyonda olan kişiler kendisini yorgun ve halsiz hisseder, bir işe başlamakta zorlanır. Hareketlerinde eskiye oranla bir yavaşlama vardır ve genel anlamda huzursuzdur. Bireyin uyku düzeninde belirgin bir artış veya azalma olmakla birlikte uyku kalitesi düşer. İştah etkilenir, artma veya azalma görülebilir. Kişi dikkatini toplamakta güçlük çeker ve düşünceleri dağınıktır.
HERKES FARKLI YAŞAR Depresyon kadın-erkek, genç-yaşlı herkesi etkileyen, gündelik yaşamın stresiyle tetiklenen bir duygu-durum rahatsızlığıdır. Yaşananların yanında, bunlara kişi tarafından yüklenen anlam hissedilen mutsuzluğu artırabilir. Her insan farklı bir geçmişin eseri olduğundan, olayları algılama biçimleri, gösterebilecekleri tolerans da bireyden bireye değişir. Aynı aileden gelen bireylerin aynı duruma yönelik tepkileri farklılaşacağı gibi, aynı olay aynı kişi tarafından farklı zaman dilimlerinde farklı şekilde yaşanabilir.
TEK KİŞİLİK YIPRANMA... Evlilik yaşantısı tüm aşamalarıyla stresli ve yorucudur. Beklentilerle ve olumlu duygularla başlansa da evlilikte her geçen gün bir tatsızlık yaşanma ihtimali vardır. Önceden tanınsa bile eşin yeni düzendeki davranışlarına alışmak, yeni bir ailenin üyesi olmaya çalışmak bireyler için zorlayıcıdır. Bireysel kaynakların yanında eşle ortak hareket ederek problemi çözmeye çalışmak, yaşanan sıkıntıyı azaltır. Ancak diğer ekip elemanı problemi çözmek için hevesli değilse, tek kişilik yıpranma başlar.