Filiz gibi delikanlı, çıraklık döneminde bir gazeteciydim. Her yıl 1 Mayıs günü gelince taşlar, sopalar, coplar, panzerler, tazyikli sular, kavga, dövüş, yaralama, kan, barut görüntülerine tanıklık ederdim. Ömrümün sonbaharına geldim, saçımda sakalımda ak düşmemiş tel kalmadı, 1 Mayıs'lar yine aynı. Yine taşlar, sopalar, coplar, kavgalar... Gerilim menüsüne eklenen tek şey 'ara sıcaklar', yani göz yaşartıcı bomba ve biber gazı atan tüfekler...
GAZETECİLİK ZOR İŞ...
Satırlarımın ve fotoğraflarımın birazını da meslektaşlarıma ayırayım. Yanda gördüğünüz birkaç karede, "gaz kaçağına" tutularak neredeyse baygınlık geçirecek hale gelen genç basın mensupları da var. Kızı, erkeği, çırağı, kalfası, ustası gerçekten de aslanlar gibi çalıştı, gözünü budaktan, burnunu gazdan esirgemedi.